Mavi Ördek.... (Çocuklar için hikaye)

Ali Akar
317

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Mavi Ördek.... (Çocuklar için hikaye)

Bir ördek varmış. Rengi maviymiş. Kendini hep çirkin bulurmuş. Kardeşlerinin içinde tek mavi renkli oymuş. Günler geçtikçe daha da yalnız kalmış. Herkes ona farklı bakıyorlarmış. Yaşadıkları çiftlikteki bütün hayvan arkadaşları onunla alay ediyor sen ne çirkinsin diye dalga geçiyorlarmış. Kardeşlerinin hepsinin rengi sarıymış.

Küçük ördekler sarı olurmuş ya ama bizim mavi ördek değişikmiş. Günler geçiyor ve arkadaşlarıyla arasındaki soğukluk büyüyormuş. Mavi ördek gezmelere bile yalnız gidiyormuş. Kardeşleri de onu farklı görüyor çirkin diyorlarmış. Mavi ördeğin annesi onu teselli etmek istiyormuş ama diyecek söz bulamıyormuş. Sürekli ben neden maviyim diyormuş. Çiftlikte her geçen gün daha çok sıkılıyormuş. Kaçmayı düşünmeye başlamış. Çok uzaklara gidecekmiş hayalinde. Ve…

Bir gün çiftliğe bir adam gelmiş. Ve onu görmüş. Gözlerine inanamamış. Ve sahiplerine gidip onu sormuş. Adamlar konuşuyorlar ama o bir şey anlamıyormuş. Sonra sahibi bir kafesle gelmiş. Onu yakalayıp kafese koymuşlar. Annesi ve kardeşleri çaresiz seyretmişler. Hatta kardeşleri onun gittiğine sevinmişler. Uzun bir yolculuktan sonra kocaman binaların olduğu bir yere gelmişler. Her tarafta insanlar varmış. Bir süre sonra yeni sahibi onu alıp bir bahçe içinde bir küçük kümese koymuş. Burada yalnız başınaymış. Her gün önüne çok güzel yemekler koyuyor onunla zaman zaman anlamadığı bir dilde konuşuyor o ise sadece ona bakmakla yetiniyormuş. Büyüdükçe tüyleri parlamaya rengi daha bir canlanmaya başlamış. Boyu uzamış ve kocaman kanatları olmuş. Sonra bir gün sahibi onu kümesinden almış. Bir arabaya koyup kocaman binaların arasından gitmeye başlamışlar. Ve bir süre sonra içinde o zamana kadar hiç görmediği bir sürü hayvanın olduğu bir yere gelmişler.

Burada bütün hayvanların garip bir havası varmış. Hepsi farklı bir havada konuşuyorlar sürekli gösteri diye bir şeyden bahsediyorlarmış. Onu da diğerlerinin arasına bırakmış sahibi. Burası bütün hayvanların bir arsada olduğu koca bir bahçeymiş. Her birinin ayrı bir köşesi varmış. Ve ilerde küçük bir göl görmüş. Hemen koşup göle girmek istemiş. Tam suya girecekken bir ses duymuş.
- Dur!
- Ne yapıyorsun?
Öylece kalakalmış ve kekeleyerek.
- Ben sadece biraz yüzmek istemiştim demiş.
Kendisine doğru yaklaşan yuvarlak ve ayakları olmayan bıyıklı bir hayvanmış bu. Bu da ne diye geçirmiş içinden.

- Ben demiş bu sirkin yıldızıyım.
- Sirk mi demiş. O da ne?
Gülmüş Fok.
- Ha ha ha. Sen köylüsün galiba demiş alay ederek.
- Şeyyyy diye kekelemiş ve
- Evet ben bir çiftlikte doğdum. Bir süredir de bir başka yerde tutuyor beni yeni sahibim demiş.
O sırada diğer hayvanlar da onlara kulak kabartmışlar. Aaaa bak bu yeni gelenmiş diye fiskos yapmaya başlamışlar. Tam o sırada bir kükreme duyulmuş. Bu aslanmış.

Korkmuş ve saklanacak yer aramış. Diğerleri gülmeye başlamışlar. Korkma demişler. O buranın kralı aslan. Yani biz hayvanların kralı. Korka korka saklandığı yerden çıkmış.

Her hayvan birer birer gelip mavi ördekle tanışmışlar. Hiç biri onu garip bulmamış. Hatta onun ne kadar güzel olduğunu söylemişler. Çok mutlu olmuş. Sevmiş onları. Sadece aslan korkutuyormuş onu.

Suyun yanında ona yaklaşan yuvarlak siyah şeye sen nesin böyle diye sormuş. O da:
- Ben bir fok’um demiş.
- Gösterinin yıldızlarından biriyim ayrıca demiş. Gösteri de ne oluyor diye sormuş merakla. Anlamadım demiş. Ve fok başlamış anlatmaya.

-Biz burada çeşitli oyunlar öğreniriz. Ve bu oyunları büyük çadıra gelen insanların önünde oynarız. Onlar da bizi alkışlarlar. Ne kadar güzel oynarsak o kadar alkış alırız. İnan alkışlar çok güzeldir demiş. Mavi ördek tam anlamamış ama yine de daha fazla bir şey soramamış.

Günler geçmeye başlamış. O hiçbir şeye karışmıyor sadece yeni arkadaşlarının yaptıklarını izliyormuş. Akşam olunca insanlar geliyor büyük çadırın içinde arkadaşları onları eğlendiriyorlarmış. İnsanların onlara bakışlarını görünce keşke beni de böyle alkışlasalar diye geçirmiş. Ama onun bir yeteneği de yokmuş ki. Masmavi rengi dışında bir özelliğim yok diye düşünmüş. Kanatlarını açmış. Tüylerini incelemiş. Artık iyice büyüdüğünü fark etmiş. Ve kanatlarını hızlıca çırpmış. Birden ayakları yerden kesilmiş. Korkmuş önce ama hoşuna da gitmiş. Sonra tekrar çırpmış kanatlarını. Yine ayakları yerden kesilmiş. Ve bunu tekrarlamaya başlamış. Her gün biraz daha yükselmeye başlamış. İnsanlardan ve arkadaşlarından uzakta çalışmaya başlamış. Her gün biraz daha yükseliyor hatta kısa turlar atıyormuş. Kardeşleri gelmiş aklına. Acaba kardeşleri de onun gibi uçabiliyor mu diye düşünmüş. Sonra ona yaptıkları gelmiş aklına ve düşünmeyi bırakmış.

Bir gün yine bir gösteri varmış. İnsan cambazlar ip üzerinde yürüyorlarmış. İnsan için oldukça yüksek bir yermiş. Hem ipin altında diğer cambazları koruyan ağ da yokmuş O anda cambazın dengesinin bozulduğunu görmüş. Elinde denge için kullandığı uzun bir sopa varmış ve o sopa gittikce daha eğilmiş. Cambaz tam düşmek üzereyken saklandığı yerden ok gibi fırlayıp kanat çırpıp uçmaya başlamış. Ve hızla gidip yana devrilen o uzun sopanın diğer ucuna konmuş ve cambazın dengesini düzeltmesini sağlamış. İşte bu yaptığı çadırdaki insanların onu ayakta alkışlamasına sebeb olmuş. Hatta gösteriye katılan insan ve hayvan herkes önce şaşırmışlar ve sonra onlar da mavi ördeği alkışlamaya başlamışlar.

Gösteri bittikten sonra yanına gelen hayvanlar ona yaptığı şeyin çok cesurca olduğunu söylemişler. Her biri tebrik etmiş. Ve sahibi gelmiş. Onun önüne her günkü yemekten daha güzel ve daha fazlasını vermiş. Anlamadığı bir dille bir şeyler söylüyormuş. Yüzündeki gülümsemeyi görünce iyi bir şey yaptığını düşünmüş ve mutlu olmuş

Yeni sahibi bir gün gelmiş. Onu kümesinden almış ve büyük çadıra götürmüş. Çadırda kimse yokmuş. Onu yüksekçe bir yere koymuş ve kendisi de karşıya geçmiş.
Ortada da bir halka varmış. Sahibi karşıdan sesleniyormuş. Eliyle de gel diye işaret ediyormuş. Bakmış biraz ve sonra havalanıp uçmuş halkanın içinden geçip sahibinin yanına konmuş. Sahibi neşe ile onu öpmüş. Sonra birkaç halka daha koymuş farklı yerlere. Onra tek tek halkaları gösterip nerden gideceğini tarif etmiş. Sonra yine eliyle ona işaret vermiş. O da tek tek halkalardan geçip sahibinin yanına gitmiş. Sahibi tekrar öperek sevmiş onu.

Birkaç gün sonra sahibi onun boynuna yıldızlı bir şeyler takmış. Işıl ışıl çok güzel görünüyormuş. Ve büyük çadırda insanların önüne çıkmışlar. Ortada halkaları görmüş. Bu kez de insanların önünde yapacağız herhalde diye geçmiş içinden. Işıkların onun üzerinde toplandığını görünce heyecanlanmış ve korkmuş biraz. Alkışları duymuş. Ve sahibinin onu çağırdığını görünce daha evvel yaptıkları gibi yine uçup halkalardan geçmiş ve sahibinin yanına konmuş. Çadırda büyük bir alkış kopmuş. Artık o da gösterinin yıldızlarından biriymiş. İnsanlar ve hayvan arkadaşları onu çok seviyor beğeniyor ve alkışlıyorlarmış. Keşke annem de görseydi diye geçirmiş içinden. Ve günler böyle geçmeye başlamış.

Bir gün insanların toplandıklarını görmüş. Diğer arkadaşlarına sormuş. Taşınıyoruz başka bir kasabaya demişler. Orada yeni gösteriler ve yeni izleyiciler olacak demiş.

Yeni kasabaya vardıklarında tanıdık gelmiş etraftaki ağaçlar. Sanki daha evvel görmüştüm der gibi olmuş. Ve daha sonra buranın kendi kasabası olduğunu fark etmiş. Tepenin ardında ki çiftliği hatırlamış. Evim demiş kendi kendine. Hemen uçmaya başlamış. Tepeyi aşıp çiftliğe varmış. Her şey aynı diye düşünmüş. Çiftliğin üstünde biraz uçup annesini ve kardeşlerini aramış gözleri.

Gölün etrafında uçarken görmüş onu ve yanına konmuş.
Annesi onu görünce şaşırmış ve sen de kimsin ne arıyorsun burada demiş. Mavi ördek kanatlarını iki yana açıp
- Tanımadınız mı beni? diye sormuş.
- Benim hani senin mavi yavrun.
Annesi şaşkınlık ve özlemle sarılmış ona. Ağlıyormuş bir yandan. Çok özledim seni diyormuş. Kardeşlerini sormuş. Gezmeye çıktılar demiş annesi. Mavi ördek:
- Anne senden bir şey isteyeceğim demiş.
- Akşam onları da al ve tepenin ardında kurulan çadıra gel olur mu demiş.
- Lütfen gelin bir şey görmenizi istiyorum demiş.
- Tamam demiş annesi.
- Ama ne olacak ki diye sormuş.
- Sürpriz demiş mavi ördek.
- Siz akşam gelin yeter demiş ve uçarak uzaklaşmış.

Akşam olmuş. Büyük çadıra insanlar doluşmuşlar. Ördeğin kardeşleri de anneleriyle birlikte gizlice çadırın kenarından içeri girip bir köşede beklemeye başlamışlar. Kardeşleri neden buraya geldiklerini soruyorlarmış. Anneleri de sürpriz diyormuş. Derken gösteri başlamış. Ve sıra mavi ördeğe gelmiş. Ortaya yine çemberler koymuşlar. Hatta birinin etrafında ateş yanıyormuş. Sonra büyük bir alkış kopmuş ve mavi ördek sahneye gelmiş. Tüyleri masmaviymiş. Üstünde yaldızlı bir kıyafet varmış. Ne kadar güzel diye iç geçirmiş kardeşleri.
- Anne bu kim demişler.
Anneleri de
- O sizin kardeşiniz demiş.
Kardeşleri şaşkınlıkla küçükken alay ettikleri kardeşlerini hatırlamışlar. Ama o alay ettikleri kardeşleri şimdi bir yıldız olmuş. Herkes ona hayranmış. Utanmışlar. Ve mavi ördek gösterisine başlamış. Çemberlerin içinden geçiyor havada çeşitli gösteriler yapıyor izleyenleri büyülüyormuş. Gösteri bitince alkışlar içinde sahneyi terk etmiş ve kardeşlerinin yanına gelmiş. Kardeşleri utanarak ondan özür dilemişler. O da kardeşlerini affederek sarılmış onlara……

Ali Akar
Kayıt Tarihi : 14.10.2008 12:27:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Pınar Atay
    Pınar Atay

    Güzel bir hikaye
    Selamlar

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Ali Akar