Önünde duran deftere son birkez,baktı,boş açıp,boş kapatmak istemedi.
Şu kadar karalayabildi;
Sana bir şiir yazmak istedim,olmadı yapamadım.Neden biliyormusun?
Aklıma senden başka birşey gelmedi.
Koltuktan kalktı,uyuşan bacağını rahatlatmak için sağa sola bir iki adım attı,neden sonra merdivenlere yönelip,dükkanın alt katına indi.Masayı,defteri öylece bıraktı.
Alt kata indiğinde,adımlarını sayıyor,yer döşemelerinin çizgilerine basmamaya çalışarak bir ileri bir geri yürüyordu.Raflardaki mallara gözü takılyor,boyalar,fırçalar,temizlik malzemeleri,.Gözlerini biraz yukarı kaldırıyor,florasan,televizyon,çıkış kapısının kırık üst camı sırayla beynini meşgul adiyor ama hiçbiri sıkıntısını almıyordu.Ne yazacağı konusunda fikir vermiyordu.
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Devamını Oku
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;