Mavi aşı boyalı sandal

Yüksel Nimet Apel
2962

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Mavi aşı boyalı sandal

Her akşam olduğunda
bir günü daha katmış olurdum akşamlarıma
yirmi dört saat onunla olurdum
kucak kucağa

sanırdım ki haksızlık yapıyorum aşklarıma
oysa bir günü değil
bir ömrü vermiştim
aşkıma
sevgilim hayat

bu da ne diyordum
bana göz kırpıyor
ah bir yıldız
okul yıllarımdan bir kız
fakat nasıl olur
o böyle güzel değildi ki

parlak değildi bir yıldız kadar
sonra hatırlamıştım
insan yanıydı ağır basan
ve
onu böyle yaldız yaldız yaldızlatan
melek desem yeri vardı

ahh ne yıllardı

alıp o kızı da katmıştım hayatıma
aşklarıma

anladım ki
gözümü açtığım andan beri ben o idim
onunlaydım

ben bir günü değil
aşklarıma ömrümü vermiştim

hayallarimi bırakıvermiştim suya
gönlüme sus diyip yatırmıştım uykuya
siya siya

dertlerimi nenni diyip sallamıştım
bir aynalı beşikte
hayatımı elemiştim
ununu kepeğine katıp
üzerinde tek iri bir taş kalmıştı ayrılık
yüreğime takmıştım tek taş yüzük niyetine

mavi aşı boyalı bir sandaldım
durgun suda yalpalayan
ay kucağımda
yakamozlar komşum olurdu

mutlu muydum
mutluydum

ben hayatıma ömrümü vermiştim görünmeyen güzellikler uğruna
siya siya

başıboş bir sandal
nasıl olursa
işte öyle
met cezirler içinde

belli değildi yönüm
gümüş parıltılarını dökerken ay
soyunup dalardı suya
siya siya

ninnisi mırıltı helindeyken denizin
ve gece ki
ahh ne gecelerdi

yönsüz gecenin bir vaktinde
çevrede mis kokular
coşmuş Begonvil'leriyle balkon olurdum
ömür olurdum hayatıma

mutlu muydum
mutluydum
hem de çoook

çocukluğumun şölenlerini anımsardım
savaş yıllarının etkisinden kurtulunamamış fakir evleri zengin sofraları

o yıllarda bile farklı zengin sofraları
taze kuru yemişleri
yılbaşı geceleri
bol taze meyveleriyle
ertesi sabah mide fesadına uğrayan
sessiz gözü tok çocukları
fakir çocukları
utançlarıyla

ninniler mırıltı halindeyken
ben de rüyalara dalardım
ahhh o rüyalar
siya siya

belirirdi önümde
kervansaraylar geçmişten
köylerde dövenler
dövenlerde harmanlar
dedemin köyü çaldığımız mısırlar
bizim olanı

yollarda kağnılar
nene hatunlar
Sarıkamış
Erzurum

bir yaşımdayken çıkan zalim savaş
mutlu muydum

ne bileyim çocuktum
mutluluk elimdeki ekmeğin büyüklüğüne bağlıydı

kısa aralıklarla yağan kar küçük tümsekleri tepeleri tutar
gece yatardım
kar yağardı
siya siya

27/Kasım/2011/Pazar/Bodrum

Yüksel Nimet Apel
Kayıt Tarihi : 27.11.2011 14:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Sandal bir sağa bir sola sallanıp dururdu biz uyumazdık kar uyumazdı yağardı siya siya

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Necdet Arslan
    Necdet Arslan


    Bir bitmemişliği barındıran bu anlatının aynı düzlemdeki sonrasını merak ediyor insan...

    Yaşadıkça kaç kişiye nasip olur böyle geçmiş,diye o meraklı soruyu sormak geçmiyor değil içimden.

    Aynanın gördüklerini yansıtması gibi gerçekti.
    Kutluyorum.

    Nicelerine.Erdemle.

    Cevap Yaz
  • Hasan Buldu
    Hasan Buldu

    Bana da yoksulluk içinde geçen çocukluğumu hatırlattı. Mutlu muydum? Evet gene de mutluydum.

    Yazan ellerine sağlık sevgili Apel. Kutlarım 10 + anto.

    Cevap Yaz
  • İnci Germenliler
    İnci Germenliler

    Mavi aşı boyalı sandalla bir tur yaptım, zaman denizinde........Beni alıp nerelere götürdü, neler gösterdi bilseniz. Annemin anlattığı savaş yıllarının
    zorlukları, yoklukları.....Karneyle verilen ekmeği sabah
    bitirip, ertesi sabaha kadar ekmeksiz kalmak ne
    kadar acı.........
    Karlar yağar lapa lapa, yorgan olur, örter yoksulluğun ayak izlerini, bir de gizleyebilseydi savaşın yüreklerde bıraktığı izleri.......
    SEVGİLİ YÜKSEL NİMET APEL HANIMEFENDİ,
    ÇOK GÜZELDİ, TEBRİK EDERİM.............+10...+ANTO
    SEVGİ VE SAYGILAR

    Cevap Yaz
  • Hasan Karahisar
    Hasan Karahisar

    NE GUZEL MUTLU GECEN GUNLER ADINA YAZILMIS IR SIIR ANILAR OLMASA INSANIN TEBESSUMU DE AZALIRDI BELKI AMA COK HOS BOYLESI.....TEBRIKLER SIIRINIZ COK HOSTU ZEVK ALDIM OKURKEN

    Cevap Yaz
  • Halenur Kor
    Halenur Kor

    'parlak değildi bir yıldız kadar
    sonra hatırlamıştım
    insan yanıydı ağır basan
    ve
    onu böyle yaldız yaldız yaldızlatan
    melek desem yeri vardı '

    Güzellik geçici, insan yanı unutulmaz ki insanın. O değil midir zaten bağlayan?

    'başıboş bir sandal
    nasıl olursa
    işte öyle
    met cezirler içinde'

    Hayat da böyle değil mi zaten?
    İnişlerle, çıkışlarla uzanan hayat yolu...
    Çalkantılar içinde geçen onca yıl?

    'o yıllarda bile farklı zengin sofraları
    taze kuru yemişleri
    yılbaşı geceleri
    bol taze meyveleriyle
    ertesi sabah mide fesadına uğrayan
    sessiz gözü tok çocukları
    fakir çocukları
    utançlarıyla'

    Bir resim görüyorum. Tertemiz çocuk yüzleri...
    Ve sınıfımızdaki Şükriye. Babası ölmüştü.
    Öğlen yemekleri, annesinin sofraya koyduğu ezilmiş bir baş kuru soğan, tuz ve ekmekti. Yine de mutluydu yüzleri. Gelip ağlayarak anneme anlatmıştım. O yer sofrası halâ gözlerimin önünde. Sarı, kıvırcık dalgalı saçları, siyah önlüğü ile Şükriye gülümsedi birden sanki şimdi...

    Ve ekmeğime annemin sürdüğü vita yağı, üstüne serptiği tozşeker geldi aklıma...
    İştahla yiyişim...

    Bu şiir de beni alıp çocukluğuma götürdü.
    Bir küçük sandaldım ben de sanki bir an...

    Sonsuz sevgilerimle sevgili Nimet hanım'cığım.
    Çok güzeldi... Gönül tellerime dokundunuz birden...Her şey gönlünüzce olsun. Hâlenur Kor
    Tam puan.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (6)

Yüksel Nimet Apel