Her akşam olduğunda
bir günü daha katmış olurdum akşamlarıma
yirmi dört saat onunla olurdum
kucak kucağa
sanırdım ki haksızlık yapıyorum aşklarıma
oysa bir günü değil
bir ömrü vermiştim
aşkıma
sevgilim hayat
bu da ne diyordum
bana göz kırpıyor
ah bir yıldız
okul yıllarımdan bir kız
fakat nasıl olur
o böyle güzel değildi ki
parlak değildi bir yıldız kadar
sonra hatırlamıştım
insan yanıydı ağır basan
ve
onu böyle yaldız yaldız yaldızlatan
melek desem yeri vardı
ahh ne yıllardı
alıp o kızı da katmıştım hayatıma
aşklarıma
anladım ki
gözümü açtığım andan beri ben o idim
onunlaydım
ben bir günü değil
aşklarıma ömrümü vermiştim
hayallarimi bırakıvermiştim suya
gönlüme sus diyip yatırmıştım uykuya
siya siya
dertlerimi nenni diyip sallamıştım
bir aynalı beşikte
hayatımı elemiştim
ununu kepeğine katıp
üzerinde tek iri bir taş kalmıştı ayrılık
yüreğime takmıştım tek taş yüzük niyetine
mavi aşı boyalı bir sandaldım
durgun suda yalpalayan
ay kucağımda
yakamozlar komşum olurdu
mutlu muydum
mutluydum
ben hayatıma ömrümü vermiştim görünmeyen güzellikler uğruna
siya siya
başıboş bir sandal
nasıl olursa
işte öyle
met cezirler içinde
belli değildi yönüm
gümüş parıltılarını dökerken ay
soyunup dalardı suya
siya siya
ninnisi mırıltı helindeyken denizin
ve gece ki
ahh ne gecelerdi
yönsüz gecenin bir vaktinde
çevrede mis kokular
coşmuş Begonvil'leriyle balkon olurdum
ömür olurdum hayatıma
mutlu muydum
mutluydum
hem de çoook
çocukluğumun şölenlerini anımsardım
savaş yıllarının etkisinden kurtulunamamış fakir evleri zengin sofraları
o yıllarda bile farklı zengin sofraları
taze kuru yemişleri
yılbaşı geceleri
bol taze meyveleriyle
ertesi sabah mide fesadına uğrayan
sessiz gözü tok çocukları
fakir çocukları
utançlarıyla
ninniler mırıltı halindeyken
ben de rüyalara dalardım
ahhh o rüyalar
siya siya
belirirdi önümde
kervansaraylar geçmişten
köylerde dövenler
dövenlerde harmanlar
dedemin köyü çaldığımız mısırlar
bizim olanı
yollarda kağnılar
nene hatunlar
Sarıkamış
Erzurum
bir yaşımdayken çıkan zalim savaş
mutlu muydum
ne bileyim çocuktum
mutluluk elimdeki ekmeğin büyüklüğüne bağlıydı
kısa aralıklarla yağan kar küçük tümsekleri tepeleri tutar
gece yatardım
kar yağardı
siya siya
27/Kasım/2011/Pazar/Bodrum
Yüksel Nimet ApelKayıt Tarihi : 27.11.2011 14:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sandal bir sağa bir sola sallanıp dururdu biz uyumazdık kar uyumazdı yağardı siya siya
Bir bitmemişliği barındıran bu anlatının aynı düzlemdeki sonrasını merak ediyor insan...
Yaşadıkça kaç kişiye nasip olur böyle geçmiş,diye o meraklı soruyu sormak geçmiyor değil içimden.
Aynanın gördüklerini yansıtması gibi gerçekti.
Kutluyorum.
Nicelerine.Erdemle.
Yazan ellerine sağlık sevgili Apel. Kutlarım 10 + anto.
zorlukları, yoklukları.....Karneyle verilen ekmeği sabah
bitirip, ertesi sabaha kadar ekmeksiz kalmak ne
kadar acı.........
Karlar yağar lapa lapa, yorgan olur, örter yoksulluğun ayak izlerini, bir de gizleyebilseydi savaşın yüreklerde bıraktığı izleri.......
SEVGİLİ YÜKSEL NİMET APEL HANIMEFENDİ,
ÇOK GÜZELDİ, TEBRİK EDERİM.............+10...+ANTO
SEVGİ VE SAYGILAR
sonra hatırlamıştım
insan yanıydı ağır basan
ve
onu böyle yaldız yaldız yaldızlatan
melek desem yeri vardı '
Güzellik geçici, insan yanı unutulmaz ki insanın. O değil midir zaten bağlayan?
'başıboş bir sandal
nasıl olursa
işte öyle
met cezirler içinde'
Hayat da böyle değil mi zaten?
İnişlerle, çıkışlarla uzanan hayat yolu...
Çalkantılar içinde geçen onca yıl?
'o yıllarda bile farklı zengin sofraları
taze kuru yemişleri
yılbaşı geceleri
bol taze meyveleriyle
ertesi sabah mide fesadına uğrayan
sessiz gözü tok çocukları
fakir çocukları
utançlarıyla'
Bir resim görüyorum. Tertemiz çocuk yüzleri...
Ve sınıfımızdaki Şükriye. Babası ölmüştü.
Öğlen yemekleri, annesinin sofraya koyduğu ezilmiş bir baş kuru soğan, tuz ve ekmekti. Yine de mutluydu yüzleri. Gelip ağlayarak anneme anlatmıştım. O yer sofrası halâ gözlerimin önünde. Sarı, kıvırcık dalgalı saçları, siyah önlüğü ile Şükriye gülümsedi birden sanki şimdi...
Ve ekmeğime annemin sürdüğü vita yağı, üstüne serptiği tozşeker geldi aklıma...
İştahla yiyişim...
Bu şiir de beni alıp çocukluğuma götürdü.
Bir küçük sandaldım ben de sanki bir an...
Sonsuz sevgilerimle sevgili Nimet hanım'cığım.
Çok güzeldi... Gönül tellerime dokundunuz birden...Her şey gönlünüzce olsun. Hâlenur Kor
Tam puan.
TÜM YORUMLAR (6)