kaç şarapnel parçası paslandı derinlerde, içimin astarını yırtarak
okul koridorlarında duvara çaktığım kalbim, ne öğretir;
tükçe derslerinde acıya yontulmamış ana kuzularına
gözyaşlarını toplasan en fazla on bir yaşında,
yaralı bir kurt gibi iniyor gözlerinden, zarif, kalibreli korkusu
sökülür takılır yaptırdım acılarımı, çek bir perde, uyanmasın mahalle
kalbimin ucundan başla beni dizmeye, torna et beni, affet!
kaç yudumsun sen, hak ile aramda duran züleyha mısın?
ben çölün içlerine doğru seviyorum seni, yani dört nala
biraz daha öp beni, matematik öğret bana, iç acı'larımı topla
mesela kaç feilatün eder bu logaritma! kareköküm fena çürük, baksana!
ben sana mecburum! bilirsin, hevesini tut, yalnızlığımı hesapla
basit bir dekorum ben
senden güneşi çıkarınca kaç renk kalıyorsun bana?
şahsi ve kimliksiz yağıyorum saçlarının arasına
tam yedi ayrı suda yundum, ruh yoksulluğu benimkisi;
ölüsü bir manzaranın temelini atmış, üstüne çiçek döker şilepler
antep, urfa, mardin...
eşgalimin batısı yok, güneydoğusu uzanır gölgeme.
bakma! özürlü bir elbise gibi utanacaktım üstünde
ölü evi gibi yalnızlığının çıkrığına sokacaktım başımı
sen yine gel parmaklarımın ucundan başla beni örmeye
yeşile ıslığımı kat, boya dudaklarını;
toprak kokan gözlerinin yeşilini içir bana, aşk körüyüm ben
yani bin promil sensizliğim, yani sizsizliğe teğetim
bundandır meczup gittim! yaralarımın merkez üssüne.
Kayıt Tarihi : 23.5.2015 20:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!