çünkü ben külüm sana
sol memende dağlanmış bir şarap gecesi içtiğimiz
her tebessüm süte kesmiş bir soluk!
-tütsülenmiş sancılar sokağıdır bu
vatkalı kapılar oyarlar gövdeme senden
ey kapı, içerden aç beni, çık dışıma!
batır yüreğime kıvrılmış kirpiklerini
savur külümü uzak mısralar oteline-
keskin uçlu bir yalnızlıkla geliyorum
tek hamlede deşeceğim güneşin karnını
çıkaracağım yağmuru yüreğime, ıslaklığını duyacağım rüzgârın
dahası sen ateşi tanıyacaksın, suyu anlayacaksın.
beni anlayacaksın, beni tanıyacaksın
yolup yolup suya çalacaksın göğümdeki yıldızları
külüm ben yeşerdim sana
içli bir incir gibi dalından toprağına düştü yüreğim
en kimsesiz köşelerimde bambaşka bir fikir
en nefessiz uykularımda baştan aşağı bir burçak kokusu senden
çiçeğe döndü yaram, çiçeğe döndü karanlık
kumunu karmışlar ufkumun, yerim dar, çayım ılık!
avuçlarımın içinde kaymak tuttu yaralarım
götür beni mürekkebine ısla gecenin, ser beni damına.
bu tenin iklimkâr çekimi, savuruyor beni ateşe
ürpermenin ortasından usulca yırtılıyor sükûnetim
köpürüyor göğün ağzından ışıltılı şehirler;
köze düşüyor ilk öpüş, bu son tutuş, bu son yanış
çorağı utanmış kireçli bir toprak gibi yüzüm, korkarım!
elimi uzatsam saçlarına, kırık kalacak yüreğimin lades kemiği
külüm!
dünya ahret yalnızlığımsın
çok fazla canım var gözlerinde tutuşan.
Kayıt Tarihi : 23.5.2015 20:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!