I.
çocuk kağıttan kayık yapmasını isteyince babasından
adam önce gülerek okşadı çocuğu saçlarından
başını çevirmeden uzatarak elini kütüphaneye
diğerleri arasından bir kitabı aldı eline öylesine
içinden yırttığı sayfasını özenle katlayarak kitabın
oturttu olmayan dümenine çocuğu, yaptığı kağıttan kayığının……
….
kütüphaneye tırmanan böcek, kolay geçit veren örümcek ağlarının arasında
uygun adım yol bulur kendine, yürür sürüngen izler bırakarak arkasında
koklar taze bilgiden kör cehalete, kolayca dönüşebilecek kağıdın kokusunu
durur bir kitabın önünde, aklına bile getirmeden gören olur mu korkusunu.
kapı açılır aniden, doluşur içeriye görevliler, yönelirler doğruca kütüphaneye
izleri sürerek dururlar bir kitabın önünde, bağırırlar hep beraber bulduk diye
içlerindeki yetkili açar kitabı, bir resim çıkar yırtılmış sayfanın olduğu yerden
dehşetle birden açılınca gözler, nasıl söz edilir bu cinayetin masumiyetinden.
resim:
çocuk, çamurlu dere yatağında kağıttan kayığında sırtüstü yatmaktadır.
elinde namlusundan duman tüten, oyuncak plastikten bir tabanca vardır.
öncesinde, tek gözünü kırparak güneşe nişan almış ve tetiği çekmiştir
sonrasında, alnına bir damla kan damlamış güneşten ve sular çekilmiştir.
II.
çocuk kuyruklu uçurtma yapmasını isteyince babasından
adam önce sevgiyle öptü çocuğu yanaklarından
sonra uzattı elini üzerine düşen ağaç gölgesine
en taze ve ince birkaç dalı koparıp aldı öylesine
sildi yeşile dönmeye başlayan rengini yapraklarının
saldı rüzgara, çocuğa ipini vermeden kuyruklu uçurtmasının……
….
çılgın korsan saldırılarından kaçan toprak, saklanır en yakın denizin sularına
alır milyon yıllık bereket hazinesini yanına ve dönüp bakmaz geride kalanlara
yalçın kaya sertliğinde bir pınar, gözyaşları içinde arar ninnisi suskun uykusunu
ve düşlerinin kasık aralarında kaybolmuş, nikahı tanrıdan kıyılmış tutkusunu
düşme zamanı geldiğinde son cemre, sorar uzaktan gördüğü bir kum tanesine
zemberek gibi içi boşalmış ince belli bu saatin, toprağı nereye kayboldu diye
bir ölü kaplumbağa duyar bu sesi, cevap vermez bir şeye benzetemediğinden
malzemesi yanlış uçurtmanın işlediği cinayetin, nasıl söz edilir ki masumiyetinden.
resim:
çocuk yarını tanımamış gözleriyle sallanmaktadır gökyüzünün boşluğunda
ipinden kurtulunca tutunacak bir dal bulamamış uçurtmasının kuyruğunda
öncesinde, yüreğinin giderek büyüyen adımları ile özgür umutlar beslerken
sonrasında, toprak erimiş ayaklarının altında, renkleri silinmiştir gökyüzünden.
Kayıt Tarihi : 20.10.2008 08:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
I VE II gibi III ve IV ve V ve daha çok ve hepsi aynı kökten türemiştir. Eğer o an bütün ormanları tutuşturmak gelmiyorsa aklımıza Dalını kırdığımız bir ağacı kökünden keselim Sonra o ağaçtan kağıt yapalım Kağıdın üstüne bilgiyi aktaralım Ve üstüne bilgi aktardığımız o kağıdı okumadan, yırtıp kağıttan kayık ya da uçurtmaya kuyruk yapalım Ve hiç üzülmeyelim neden yakmak gelmedi aklımıza zamanında diye Bu da bir yöntemdir işte ve aynı kapıya çıkar sonuçta… İkisi de diğerleri gibi masumiyet taleplerinin işlediği cinayetlerdir ve önce çocuklarımızı yarınları olmasın diyerek öldürmek demektir.
Saygılar.
TÜM YORUMLAR (95)