MASALSI
Çok varmış hiç yokmuş derken
Bizi anlatır aslında naftalin kokulu masallar
Sallatır bana annemin beşiğini tıngır mıngır
Kimi masal uzun sürer cirit attırır cinlerine
Deve tellal pire berber iken kalbur saman içinde
Kimi masal biter erken
Ters takla attırır posta güvercinlerine
Yerli yerinde durur cansızlar
Dünya kuruldu kurulalı
Güneş ay yıldızlar hepsi parıldar altın gibi
Ne eskir ne paslanır ne yok olur
Hani nerede onca canlılar
Nerede uçan halılar
Yedi cücelerin peşinde devler
On ikiye beş kala bal kabağı olmadan araba
Öpünce güzel kız prens oldu çirkin kurbağa
Sonsuzluk masal demek masal olmak ölmek demek
İp atlayan geceler doymuyor masallara
Bin bir gece boyunca
Gün gelir anlatır bizi gökten düşen üç elma
Acep kimin başına
Masallar yaşam gibi kah güldürür kah aldatır
Kırk Haramiler keser yolunu
Hayatın acı sürprizleri bağlar elini kolunu
Açıl susam açıl
Masal burada biter onlar ersin muradına
Çıkmadan Alaattin’in cini lambadan
Biz çıkalım abanoz tahtlara
Kayıt Tarihi : 21.9.2014 11:27:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İnci Germenliler](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/09/21/masalsi-9.jpg)
Haklısın değerli İnci Hanım.
Bir varmış değil, çok vardı aslında o güzelim masallardan, o güzelim tekerlemelerden.
Sımsıcak bir dille, sevgi dolu bakışlarla, yumuşacık ellerle ruhları ve bedenleri saran büyüklerimizin anlattıkları o masallardan, her ne kadar “bir varmış…” diye başlansa da çokça vardı.
Bizler onları tüketmedik, tüketemedik. Ancak, anlatan yürekleri, anlatan dilleri, tutan elleri tükettik.
Yazık bize ki, el alamadık büyüklerimizden. Onların yüreklerini yüreklerimize eş edemedik. Ellerimiz bile sıcaklığını kaybetti.
Zamane çocukları olduk, o çok değerli nesilden sonra. Ruhsuz, sıcak bakışsız ve sadece maddeden ibaret teknolojinin kurbanı olduk, edildik.
Zamane çocukları olduk, güzel olanları hafızamıza kaydedemedik.
Zamane çocukları olduk, kalbimize sevgi ve saygıyı ekemedik.
Değer vermedik, kıymeti olmadı o en has kültürümüzün.
Ne güzel masallardı; hayalleri canlandıran, onlara hayat veren o güzelim masallar…
Devler, periler…
Ejderhalar, tepegözler…
Kırk Haramiler, Yedi Cüceler…
Uçan Halılar, Pamuk Prensesler, Kül Kedileri…
Alaaddin ve Sihirli Lambası…
Büyülü ayakkabılar, büyülü yüzükler…
Büyülü ağaçlar, çiçekler, ormanlar, hayvanlar…
Yaraları iyileştiren, acıları dindiren sular…
Cadılar, büyücüler, cinler…
Krallar, Kara Vezirler, Keşişler…
Kara kalpli üvey analar, babalar…
Bin Bir Gece Masalları…
Daha niceleri...
Kahkahalarımızın çınlattığı kulaklar… Ürpertilerimizin, korku ve heyecanlarımızın hayali perdede gölgelere dönüşen görüntüleri ve ayak izleriyle birlikte büyüyen gözler…
Üç elma kadar tat ve haz veren bir sıcak elin, bir sıcak bakışın, bir sıcak kucağın, bir sıcak gülüşün ve nefesin kerevitine ererek mest olmak…
Ne iyi etmişsiniz de böylesi çok değerli bir konuyu işlemişsiniz.
Emeğinize, duygularınıza sağlık.
Dilinize sağlık.
En derin sevgi ve saygılarımla…
Hikmet Çiftçi
07 Ekim 2014
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Sevgiler. selamlar.
TÜM YORUMLAR (19)