MASAL
ÖKSÜZ GÜLİSTAN VE KARA İNEĞİ
Bir varmış bir yokmuş. Bir zamanlar küçük bir köyde fakir bir aile yaşarmış.
Bu ailenin tek odalı bir evi ve yanı başında köhne bir ahırları varmış.
Ahıra bağladıkları bir de kara İnekleri varmış ki bu da ailenin tek geçim kaynağı imiş. Bu ilenin 15-16 yaşlarında Gülistan adında bir de kızları varmış.
Gülistan’ın tek arkadaşı, tek dostu kara inekmiş. Kara İneğin sütünden Yağ, Yoğurt, Peynir gibi mahsuller elde edilir bir kısmını satar diğeriyle de kendileri kimseye muhtaç olmadan geçinip gidermişler. Gülistan’ın yaşlı babasıyla Annesinin başka işler yapacak güçleri yokmuş.
Gülistan Kara ineğin boynuna bir bağlar akşama kadar köyün yakınındaki otlaklarda karnını doyurur sonra da köyün orta yerindeki çeşmede suladıktan sonra eve getirirmiş.
İneğin sütünü sağar Annesinin de yardımıyla yağ peynir gibi şeyler yaparmış.
Bir gün ansızın Gülistan’ın Kara ineği hastalanmış. Bütün çabalara rağmen Kara İneği kurtaramamışlar ve sonunda Kara İneği kesmek zorunda kalmışlar. Etini komşulara dağıtmışlar bir kısmını da kendilerine ayırmışlar.
Gel gelelim ki Gülistan Kara İneğin etinde ağzına bile sürmemiş. Dünyada ki tek sadık dostunun etini yemek ona ağır bir hakaret gibi geliyormuş.
Kafa derisini soydurarak odasının duvarına asmış. Her gün bu kafatasını sevmiş okşamış boynuzlarını silmiş parlatmış ve tek teselli kaynağı bu kara ineğin tek hatırası kafatası olmuş.
Birkaç gün içinde Kara İneğin ölümüne üzülen annesi ağır bir hastalığa yakalanmış ve dünyasını değişmiş onun ölümüne dayanamayan babası da hastalanmış Komşuların kağnı arabasıyla kasabaya götürseler de kurtaramamışlar.
Tamamen öksüz kalan Gülistan odasına kapanmış Kara İneğin kafatasını okşayarak günlerce ağlamış.
İyi kalpli komşularını ara sıra getirdikleri çorbayla karnını doyurmuş.
Gün gelmiş ki Gülistan’ın gaz lambasında gazyağı kalmamış kimseye de benim gazyağım bitti diyememiş.
Geceleri karanlık odasına sığınmış ve günlerce böyle karanlıkta oturmuş ve uyumuş.
Bir gece uyandığında odasını aydınlandığını fark etmiş. Sağa sola bakınırken bir de ne görsün Kara İneğin iki boynuzu iki şamdan gibi parlıyor odasını gündüz gibi aydınlatıyormuş.
Öksüz Gülistan’ın evinin hemen karşısında kötü kalpli yaşlı bir kadın yaşarmış. Her gece Öksüz Gülistan’ın evinin penceresinden sızan ışığı gördükçe onu kıskanmaya başlamış.
‘’Bu kız nereden buluyor bu kadar gaz yağını bir sorayım diye gecenin yarısında asasına dayana dayana Gülistan’ın kapısına dayanmış asasıyla kapıyı tıklamaya başlamış.
Gülistan uykudan uyanmış ve kim o diye seslenmiş. Yaşlı kadın da; ben karşı komşunum kızım biraz gazyağı vere bilir misin bizimki bitti de. Diye seslenmiş.
Gülistan evde gazyağı bulunmadığını söylediğinde ise yaşlı kadın çok kızmış.
Peki, sabahlara kadar yanan bu ışık neyin nesi diye bağırarak başlamış asasıyla Gülistan’a vurmaya
Zavallı Gülistan’ın gecenin bu saatinde hıçkırıklarını duyan olmamış. Yaşlı kadın çıkar çıkmaz kapısını kapatıp kendini yatağına atmış. Hıçkıra hıçkıra ağlayarak uykuya dalmış.
Rüyasında Kara İneğin sırtında çok güzel bir delikanlının kapıya kadar geldiğini, eğer Kara İneği seviyorsa kendisinin de bine bileceğini söylemiş. Gülistan’da hiç itiraz etmeden ineğin sırtına atlamış ve dağları ovaları aşarak yem yeşil çayırlardan geçerek çok ihtişamlı bir köşkün önünde durmuşlar.
Köşkün bahçe kapısından girerken kendilerini büyük bir kalabalık karşılamış. Kara İnek kalabalıktan korkup ürker diye delikanlıya daha sıkı sarılmış. Tam bu sırada karşı komşusu kötü kalpli yaşlı kadın belirmiş ve asasıyla Kara İneğe habire vurmaya başlamış.
Korkuyla yatağından fırlamış. Bunun bir rüya olduğunu görünce de çok üzülmüş.
Artık gözünü uyku tutmamış yatağında oturup sessiz, sessiz ağlamaya başlamış.
Sabaha doğru dışardan gelen nal sesleriyle irkilmiş ve pencereye abanıp dışarıya baktığında ise At üstünde bir sürü insanın sağa sola bakındığını görmüş.
Derken içlerinden yaşlı birisi atından inerek Gülistan’ın kapısını tıklatmaya başlamış.
Gülistan ne istiyorsunuz diye seslendiğinde ise Yaşlı adam mahcup ve çekingen bir sele ‘’Kızım biz Tanrı misafiriyiz, yolumuzu kaybettik eğer eviniz müsaitse biraz dinlenip yolumuza devam etmek istiyoruz’’ diye yalvarırcasına fısıldadı.
Gülistan kapıyı açınca bir yaşlı üç genç dört kişi içeriye girmiş.
Gülistan önce kapıyı açtığına pişman olmuş daha sonra adamların kötü niyetli olmadıklarını anlayınca rahatlamış. Misafirlerine aylar önce tuzlayıp tenekede sakladığı Kara İneğin etinden ikram etmiş.
Karnı doyan misafirler sabahın ilk ışıklarında Gülistan’a teşekkür ederek atlarına binip ayrılmışlar.
Gel gelelim ki Gülistan’ın karşı komşusu Kötü kalpli kadın misafirlerin evde çıktığını görmüş ve Gülistan’ın hakkında kötü şeyler düşünmeye başlamış.
Sabah olur olmaz da köyün içine inip bütün kapıları çalarak önüne çıkan herkese, Gülistan’ın geceleri eve adamlar aldığını ve buna gözleriyle şahit olduğunu söylemiş.
O günden sonra köylülerden hiç kimse Gülistan’ın kapısını çalmamış.
Aradan birkaç gün geçmiş ve yine bir gün yaşlı kadın asasıyla Gülistan’ın kapısına dayanmış.
Küfürler savurarak asasıyla kapıya vurmağa başlamış.
Kötü bir kız olduğunu, geceleri eve adamlar aldığını köyün namusunu lekelediğini artık bu köyde oturmasın müsaade edilemeyeceğini bağıra, bağıra haykırmış. Gülistan o zaman köylülerin neden kendisine yüz çevirdiklerini anlamış. Gerçeğin böyle olmadığını bir kendisi bir de Yaratıcı biliyormuş.
Korkudan kapıyı açmamış ve günlerce oturum ağlamış.
Sonunda ağlamanın bir faydası olmayacağını anlamış. Yerinden kalkıp güzelce abdest almış ve iki rekât namaz kılarak sahipsizlerin sahibine yani Rabbine yalvarmış. Kendisine bit yol göstermesi için gözyaşlarıyla saatlerce ağlamış.
O gece gelen misafirlerin kendi aralarında konuşurken o civarda ki kasabadan olduklarını çok değerli Atlarının kaybolduğunu ve onları aramaya çıktıklarını karanlık gecede yollarını kaybederek penceresinden ışık sızan bu kapıyı çaldıklarını anlatmışlar ve hatta biri birlerine hitap ederek isimlerini bile duymuştu. Yaşlı adamın adı Hasan Gençler Yusuf, Yunus ve Yakup diye çağrılıyordu.
Biraz daha hafızasını zorlayınca kasabanın adını da hatırlamıştı.
Düşündü ve kararını verdi. O kasabaya gidecek o adamları bulacak ve alıp köye getirerek kötü bir kız olmadığını onların şahitliğiyle ispatlayacaktı.
Gülistan hemen o gece işe koyulmuş. Babasını elbiselerini giyinmiş başına da babasının kasketini geçirmiş saçlarını da kasketin altına toplamış ve yola koyulmuş.
Şimdi bir kızdan çok genç ve yakışıklı bir delikanlıya benziyormuş. Günlerce yol yürümüş dağlar aşmış derelerden geçmiş Karşılaştığı herkesten gideceği kasabanın yolunu sormuş sonunda bir gün kasabaya varmış. Bu defa gördüğü herkese adamlarını ismini söylemiş, tanıyıp tanımadıklarını sormuş. Ve nihayet orta yaşlı bir adam onları tanıdığını, kasabanın en ileri gelen aileleri olduğunu söylemiş. Daha sonra sora sora evin yolunu bulmuş. Gösterişli bir köşkün önüne gelince şaşırıp kalmış çünkü bu köşk rüyasında gördüğü köşkün ta kendisiymiş. Çekine çekine bahçe kapısının tokmağını vurmaya başlamış. Kapıyı orta yaşlı bir kadın açmış ve kim olduğunu ne istediğini sormuş.
Gülistan şaşkın şaşkın bu evi seyrediyormuş, çünkü bu ev rüyasında geldiği evmiş.
Nihayet uykudan uyanır gibi silkelenmiş ve kendine gelmiş, Kadına Hasan amcayı Yusuf’u Yunus’u Ve Yakup’u sormuş. Kadın hiç tanımadığı bu delikanlı görünümümdeki kızı içeri buyur etmiş.
Günlerdir yarı aç yarı tok dolaştığı için çok halsiz düşen Gülistan’ın durumunu fark eden kadın hemen bir sofra hazırlatmış ve misafirinin karnını doyurduktan sonra çay faslına geçilmiş.
Git gide sohbet koyulaşmış ve Gülistan başından geçenleri bir, bir anlatmış, Meğer kadın o üç delikanlını annesiymiş. At aramanın bahane olduğunu, Babalarını oğullarına layık birer eş bulmak maksadıyla böyle bir plan yaptığını anlatmış.
Gülistan; ‘’Peki şimdi neredeler diye sorduğunda ise; ‘’Onlar da senin anlattığına göre senin köyüne gittiler, Çünkü benim büyük oğlum Yusuf seni çok beğenmiş, Babaları da senin terbiyene misafir perverliğine hayran kalmış.
O gece Gülistanı misafir etmişler ertesi gün Gülistana ve bir de At hazırlatılmış Yanına güvenilir iki adamını da katarak Gülistanı köyüne uğurlamışlar. Köye yaklaştıklarında Hasan ve oğullarıyla karşılaşmışlar. Gülistan hala erkek kıyafetiyle olduğu için onu tanıyamamışlar.
Gülistan atından inerek yaşlı adamın elini öpmüş ve kendini tanıtmış. Adam Gülistan’ın neden köyden ayrıldığını sorunca Gülistan olup biteni anlatmış. Adam Gülistan’ın aynı zamanda çok akıllı, zeki ve cesur bir kız olduğuna kanaat getirmiş. Oradan geriye dönerek Gülistan’ın köyüne gelmişler.
Hasan Köyüm Muhtarını ve ileri gelenlerini toplamış ve Gülistanı başından geçenleri olduğu gibi anlatmış. Gülistanı kötü bir kız olmadığını ispatladıktan sonra da muhtardan ve köylülerden Allah (Celle Celalühu) nün emriyle Gülistanı oğluna istemiş. Onlar da buna razı olmuşlar.
Köyde güzel bir düğün yapılmış ve beyaz gelinlikler içinde Gülistan’ı Ata bindirerek oradan ayrılmışlar.
Yaşlı adam iki adamını kasabaya göndererek düğün hazırlıklarının yapılmasını tembihlemiş.
Kasabaya vardıklarında kendilerini büyük bir kalabalık karşılamış. Kasabada yeniden şenlikler yapılmış, Davullar çalmış oyunlar oynanmış ve Ailenin büyük oğlu Yusuf ile Gülistan Mutlu yuvalarına ilk adımlarını atmışlar.
Bu arada Gülistan çok sevdiği Kara İneğini kafatasını getirmeyi de ihmal etmemiş. Yine odasını duvarına astırarak ona olan dostluğunu ve vefasını devam ettirmiş.
Gülistan’ın köydeki evinin penceresinde yine ışık sızdığını gören kötü kalpli komşusu meraktan çatlayacak gibi olmuş, dayanamamış Gülistan evde olmadığına göre evden sızan bu ışık neyin nesi diyerek, asasını aldığı gibi Gülistanın evinin yolunu tutmuş. Kapının önüne geldiğinde Kurtların saldırısına uğramış. Meğer pencereden sızdığını zannettiği ışıklar Kurtların gözlerinin parıltılarıymış.
Sabah köy halkı uyandığında yaşlı kadının parçalanmış elbiselerini bulmuşlar, bu kadının gece vakti
Gülistanın evinde ne aradığına akıl sır emdirememişler.
Bu masaldan alacağımız ibret
İYİLİK DÜŞÜNEN İYİLİK BULUK
KÖTÜLÜK DÜŞÜNEN KÖTÜLÜKLE KARŞILAŞIR
Kalın sağlıcakla…
(Bu Masalın tamamı doğaçlama olarak Âşık Binali KILIÇ tarafından yazılmıştır.)
Kayıt Tarihi : 4.8.2018 17:33:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Binali Kılıç](https://www.antoloji.com/i/siir/2018/08/04/masal-gulistan-ile-kara-inegi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!