Ya tepende yağacak mermi
Ya masadan imzayla satılır ciğeri
Denilen bir eşikte dahi
Dahi bir çare üretilmeyecekse
Teslim edilişin böylesiyle denir ki
168 ülkenin yaşamı masal değildi…
Vahşetin esvabı yumuşak oynak ayağı
Dehşetin kundağında hür tuzağa görkemli kıyağı
Görüntü karesine kukla gül açar o anı
Mecliste içilen ant yeter ki o had olsun
Sofra suyuydu, ayaklara sel oldu
Kazanılan insanlığın yurdu soluğunda boğuldu
Demirel depreminden bu yana hep aynı yortuyu
Vatan toprağında başak soludu
Aç ağzını havaya, suya, dua et ve unut umudu
Oysa karartıları yaşama tekrar aydınlatandı
Evrensel tartı o sol yanımızın vicdan olduğunu
O ilke ve inkilaplarıyla Cumhuriyet kuruldu
Yeryüzünde insanlığın o dahi önderi Atatürk oldu
Üstelik Unesco kuruluşunda onu anmak onurdu…
Kurtuluş karakterine biriken hırsın ironisi şekil alıyor
Ampül, çıra hız aldı ışık hortlamaya tozuyor
Bu uşaklık, sözün özüyle, geleceğe dehşet yaratılıyor
Soluk soluğa halden hale zürafa boynu gibi bak uzuyor;
Benim yaptığımı yapma söylediğimi yap
Yoksul yarat, sefil kazanma, zenginliğimi yaşat
Dokunulmazlık hakkıyla cebini birlikte, bunalt
Vicdanından ahlakını, başından aklını boşalt
Demirel’den başlayan bu hızda toplanarak
Bir bardak suyu çeşmesinden kesmek değildi amaç
Bağımsızlığı boğmaya başkentinden başlayarak
Bir fal misali bu sessiz çığlığın şifresinde kabart
‘düşün düşün budur işin’ nihayetini de donat
Kendi mezarını kendin kaz! Kurulan bu saltanat
Daha işte ne olsun
Biz nasıl katlandıysak siz de öyle katlanın diyor…
Ankara’nın taşına bak /Gözlerinin yaşına bak
Soydaşının yaptığını /Al şimdi başına taç yap
Cesaret despotluğu keyfiyetine sığınan sığınana
Hayrını teraziye koysan huysuz korsanı yorar ağa
Der gibi, yıkılıyorsa bir tekme de sen vurmaya alışsana
Başlatılan bu hayrın dua yağmurunu kazan, durma!
Ne hikmetse aykırılık varlığı, safına yığılı ve saflığı
Yutan yutana yine düpedüz maskaralığı
Adı nabız yoklamada yine tıkalı
Felek ampul takmış, çıra alternatif hazine mantığı
Bataklığa doğru usul, sessiz, sakin ve olası
Hazinliğin bir hikmetinden haber yayığı
Türkün bağımsızlık karakterine yamala diyor…
Yeryüzü ufkunu dalga dalga sardı sarmaladı
Soluğumuzda kavrulan sona dayandı
Bir mucize daha kaldı mı? Bir daha bak bari…
Mayınlardan temizlenmiş alanlarda ölümü korkutan hayal var
Görüntü karesinde jesti mayasında bir iyimserlikten havası var
Kuşku üretene sığın kervanında bir poz bir söz bir öz hemen var
Bir yaydan bir ok saplansa kazara, aldırma, karakolda petrol var…
Ağustos 2007
Men Türkmenem sen özüme can oy gavim gardaş
Nerdesen
Yerden bitip gökten yağmaya niyedir ki daha
Bekleyesen
Duymazlıktan gelmeye taviz verilmezlikler bunlar
Anadolu’m! İncinme sen toprağım!
Vatan resimleyen özünde bağışladığın dualar onlar
Aşk-ı iman ile dayanacak evlatların
Yüreği yüreğimde çarpan ey öz güzelliğim! Bu dilek
Türk birliğimizdir
İnsan toprağıyla yaşar, insanlığı yaşatır o toprak
Ebediyeti güvendir
Beden ile ruh bir bütünlüktür dili gibi
Dili, dini, ırkı, rengiyle bir toplum birliği
Bir inanç güzelliğidir, doğası gibi
Fikir beş duyudan süzülen sanat
Dans, müzik, resim, şiir, biçim gibi
Dünya bu sistem verileriyle ancak hür değil mi?
Eşit haklardır denildiği...
Kayıt Tarihi : 14.8.2007 00:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Duyarlı olan insanlarda da sanki umutlar tükenmiş gibi bir hava gözüküyor. İnşallah yanılırım.
Varol SEVİNÇ HANIM.
Yürekten kutluyorum.
Feryadınız gayet net anlayanlardanım.
Sancınız sancımız acınıc acımızdır.
Selamlarımı gönderiyorum.
TÜM YORUMLAR (2)