Masadaki ŞAİRLER Şiiri - Umit Hallaç

Yorgundum karnımda bir o kadar aç
Duyduğum konuşma sesleriydi
Beni restorant dan önce kahveye oturtan

Masada ki beş adamda kafası ile selamladı beni
Nereden tanıdıklarını hatırlamak isteyen
gözlerini bir saha bir sola çevirerek

Genç olan adam çay bardağını tepeleme dolduran kahveciye selam soyler gibi
Havaya kaldırıp bardağını bize ve kahveciye seslendi

'Çay bardağında bırakılan dudak payı kadar bile uzak kalamam gözlerine' (SUNAY AKIN)

Masada bir tebessüm oluştu aşk dolu sözlerle

Her kezin kafası aşkları ile dolmuştu
Boş bakışlar ve hatırlamanın verdiği
Mutluluğu yansıtan dudaklar ele veriyordu hepsini
Ve atıldı anılarını paylaşmak isteyen diğer adam

'Birincisi o incecik, o dal gibi kız,
Şimdi galiba bir tüccar karısı.
Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir.
Ama yinede de görmeyi çok isterim,
Kolay mı? İlk göz ağrısı '(ORHAN VELİ KANIK)

Biraz huysuzluk yartmak istedi bir diğeri
bakımsız saçları
sakaldan gözükmeyen suratındaki kırışıklıklar yaşamını özetliyen gerçeklerdi
Sert sesiyle sitem ediverdi bir anda bizemi yoksa azrailemi bilmem

'Kovalamayın beni yatağa
Hiç uykum yok
Daha lafınıza karışacağım
Ortalığı dağıtacağım' (CAN DÜNDAR)

Kovalıyan yok dedi
sevgililerinin ve kendi gözlerinin mesafesini arttırmak istercesine çaylarını yudumlayan diğerleri

atıldı biraz farklı oturuyordu masada
belki efkardan sevgisine
belki mapusta geçirdiği hasret zamnlarından
kustu sözcükleri masaya
efkara boğarcasına her seven adamı

'Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim
Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda...
Ateşin yanında barut, barutun yanında ateş olasın diye! ..
Rakı sofralarında söylenip, acı tütün çiğnercesine sevdik
Anlayamadılar' (NAZIM HİKMET RAN)

Rakı sohbeti ateşledi sönük outran yan masadaki adamı
Ve yakın olan kahve masalarının rekabetinden yararlanarak
Bir anda kafasını soktu hepimizin ortasına sohbeti sevimli kılmak istercesine

Babasından bahsetti erkeksi itiraflarla

'Babam iki tek atınca oğlum hadi seni karpuzlara götüreyim derdi..
(karpuzlar Gebzede oturan kızlardı)
Annem kızarır kızar'bey çocuk daha küçük'diye çıkışır mutfağa gider ağlardı...
Babam karpuzdan anlardı.' (CEVAT ÇAPAN)

Bir tebessüm aldı masayı
yudumladıkları çayları ile sevgilileri ile biraz daha pay bıraktılar aşklarına

Kahveci masaya yaklaştı
Serçe parmağıyla tuttuğu tepsinin içinde
Tavşan kanı çaylar
Ama masadakiler yudumlamaktan korktukları çaylarını
Hiç bitirmek istemezcesine ellerinede tutuyorlardı
Eski sevgilileri akıllarında

ve kahveci soğuk çaylarını içmemekte ısrarcı yaşlı adamlara
ticari bir oyun oynarcasına kandırmak istedi
konuşmayıp içsinler diye 50 kuruşluk çaylarını

'Yeşil ipek gömleğinin yakası
Büyük zamana düşer.

Herşeyin fazlası zararlıdır ya,
Fazla şiirden öldü Edip Cansever.' (CEMAL SÜREYYA)

Dedi
yarım kalan çay bardaklarıyla oturan masadakilere
arkasını dönüp gitmek istedi kahveci
masa aralarından zorla geçiyordu
görmemişti karşıdan gelen devi
adının anılmasından rahatsızlık duymuş olacak
kahveciyi omuzunda getirdi
masaya
önce kahveciyi koydu masaya
sonra

'Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kaseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.' (EDİP CANSEVER)