MARDİN'DEN NOTLAR
Mardin
Taşların üzerine yazılmış bir dua gibiydi.
Bir dağın yamacına kurulmuş kadim bir kitap,
sayfaları rüzgârla çevrilen,
her harfinde tarih, her cümlesinde insan kokusu.
Estel’de dört ay nasıl geçti bilmiyorum dört gün gibi belki dört saat!
O dört ay bir ömür gibi kazındı yüreğime.
Sabun kokuları dar sokaklarda geziniyor,
baharatın sıcak nefesi pencerelerden içeri sızıyordu.
Bir Arapça ezgi uzaktan duyulduğunda
hem gözlerim doluyor,
hem kalbim bir başka lisanla dua etmeyi öğreniyordu.
Dara’ya gittiğimde toprağın altındaki mezar taşları
Yüzyılların suskunluğunu anlattı.
Biz de sevdik, biz de yaşadık diyordu taşlar,
Sonunda toprağa döndük.
O an anladım ki,
insanın en büyük mirası ne para ne maldır,
geriye kalan sadece
sevgiyle yazılmış bir hikâyedir.
Zinciriye’ye çıktığımda güneş batıyordu.
Gökyüzü kızıl bir kandil gibi yanıyor,
minarelerden yükselen ezan
rüzgârın kanatlarına tutunup dağlara çarpıyordu.
Orada dizlerimin bağı çözüldü.
Bir duvara yaslandım
ellerim titreyerek dua ettim.
Çünkü içimdeki bütün yalnızlık,
Mardin’in taşlarında yankı bulmuştu.
O günlerden kalan ne bilmiyorum 
Bir sabun,
bir ezgi,
bir dua.
Ve bir de kalbime kazınan şu cümle
İnsan, gittiği yerlerden aslında hiç dönmez,
Orada hep bir parça kalbi kalır.
Fark ettim ki bir parça kalbimden ziyade, gözlerim de arkada kalmış. 
Bir türkü çaldı radyo da, "yola çıktım Mardin'e düştüm senin derdine"
Yine bir çırpıda beni taşıdı Mardin'e
Ne güzel şey anıların elimizden tutup taşıdığı gezdirdiği diyarlardan, yüzümüzde bir tebessümle geri dönmek.
Şimdi önümde yollar bir elimde bir bavul şiir ve Koca bir medeniyetin anahtarı,
Yüzümde ise gizli bir tebessüm var 
Azra Nimet Öner
28 Ağustos 2015
Mardin 
Kayıt Tarihi : 25.9.2025 20:16:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!