Göksun'un içinden geçtim,
Az da olsa yaklaştım Berçenek'e
Seyreyledim Mahzuni'nin anlattığı dağları,
Kahrettim kendime, önceden gelmediğme...
&
Ben gezmeye gitmem bir yere,
Ama kader savurursa bi kazık çakarım.
Her zaman varmam el edilen yere
Ama el tanıdıksa bi el atarım.
&
Maraş'ın merkezi, rüzgarlı hava.
Güneş yarıda, sigara dudakta.
İki elim cebimde,
Nikotin çoktan karıştırdı kana.
Maraş'ın yeri ayrıdır bana
Bir Maraş'ın Gülü ile
Sırt sırta verdiğimiz
O günden yana...
&
Onunla denk geldik,
Bir okul yurdunda.
Tertemiz bir yüz, ince bilek...
Hiç çıkarmadığı parlayan bir bileklik...
Çarşafa sardığı, yeşil bir ot,
Ismi de maraş otu imiş,
Araştırdım, legal; uyuşturucu değil.
"Bol koy ede" dedim bu ne yapar bana?
&
İlkinde bir şey olmadı,
Biraz erkeklik yaptım.
İkinciye kağıt zor kapandı,
Avize gibi sallandım.
Kahkaha atıyordu, Maraş'ın gülü.
Ne yaman imiş ilkinde bu Maraş'ın otu...
&
Kaderde gülümseyerek yazmak da varmış.
Kader, bizi oradan oraya atmış.
Yakınma değil bu, noktalanmış elif.
Kaderde o Gül ile peş peşe solmak da varmış...
&
"Gevezelik etme!" Der biraz konuşunca.
"Dayı niye hiç konuşmuyon?" Der azıcık susunca.
Şimdi Mahzuniyi daha iyi anlıyorum,
O kadar türkü yazılır elbet orada,
Şiire değer insan bol olunca.
Maraş'ın Gülü'ne armağan...
21.10.25-
Kayıt Tarihi : 21.10.2025 14:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!