zembereği kopmuş gergef bir zaman şimdi
hayal mayal sokaklar
mevsim sonbahar
her dem yağmalanırım
beyaz bir sancı karışır
bir isyan yürür damarlarıma
gölgen belirir puslu aynalarda
derin sukutlara çağrılırım
uzun bir yolculuğun son seferine
geceye kanat vurur güvercinler…
dipsiz ve tarifsiz hüzün oturur yüreğime
gamdan bir derya olur dokunduğum
bana dokunan her ne varsa…
*
üzerime kasvetli akşam gibi iner yokluğun
sessizce senden kalan gözlerinden
kana kana içerim seni
titrek dudaklarından dökülür son şarkı
kaldırımları yalayan rüzgar gibi
dokunurum uçuşan saçlarına
kaç sitem gönderirim yağmur mevsimine
avuçlarımda sakladığım resminin gölgesine
namutenahi duyguların son sokağında
en son güzergahında seni kaybettikten sonra
viran bir yalnızlık şimdi bastığın her yer
bir uzak şehrin metruk bir istasyonunda
sımsıcak özlemin çığlığıdır yağan...
son treni kaçırmış yolcu gibiyim
yağmurun sesine vermişim kendimi
ateşe düşüp kavrulan pervaneyim
karanlığın kollarında yeniden uyumak için
yanıp yakılırım
yanıp kavrulurum
senin aşk dergahında
seninle döner
seninle yok olurum
*
manolyalar çiçek dökerken
yağmur da senin gibi akıp gidiyor
göçüp gittiğinden beri batıp gidiyor güneş
savrulup sağa sola uçuşuyor her şey
aşkla nefretin birbirine karıştığı gibi
bir daha dönmemecesine sürgün edilmiş
sensiz geçen upuzun sonbahar gecelerini
anlatabilmek ne mümkün
seni kısa bir şiire sığdırabilmek…
sen gidince
yıldızlar dökülür gökten her güz gecesinde
bir anka kuşunun yüreğinde çırpınır yağmurun sesi
sessiz yaşarım seni en güzel suretinde…
şehrin gökleri fısıldar sırlarını
bir bardak çayın içinde erir üryan bir hasretlik…
zamanı eriten iksir içinde
senin özlemini çekerim içime yudum yudum
çığlıklar ayaklanır
dökülür içli bir ağıt
dökülür avuçlara gözyaşları
*
altın sarısı saçlarında toplanırdı yıldızlar
parmaklarım tutuşurdu dokununca sarısına
yüreğime değerdi en delişmen duygular
seni yeniden bulmanın sarhoşluğuyla kendimden geçerdim
sonbahar akşamlarında yaşanırdı
masalların en güzeli
ayrılık alevinde kızartılmış mil çekilirdi gözlerime
kalbimde dört nala koşardı zühre yıldızı
Tanrı hediyesi özlemin
yolunu yitirmiş hislerime yol olurdu.
seni nakşederdim kalbimin duvarlarına
bütün taşlarına kazırdım ismini
anıtlaşırdı onca yılın yorgunluğu
uçup giderdi göçmen kuşları kanatlarında hatıralar
ben seni arardım dar sokaklarda
sağnak yağmura yakalanırdık göğün altında
manolyalar çiçek dökerken
bozulurmuş büyü
kaybolurmuş efsun ...
hüzünler solarmış eylül akşamlarında
gözlerde kalırmış asude yağmurlar
bir yağmur damlası gibi usulca akıp gidermiş...
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 19.12.2022 16:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!