O zaman da aynı karanlık, aynı yarasaydı,
Manolya delirmezden önce.
Büyükannemizin kocaman bakla bir evi,
Uzun pencereleri vardı, sedirinde
Ölü doğmuş fareler pembeliği.
Okurduk leziz balgamlı gazetelerini büyükbabamızın,
Okşarken ve korkarken erkek anamızdan,
Babamız bir gılman, pir şefkat,
Acımızın cümbüşünde sarsak bir kukla,
O yokuşta onursuz müezzin kuşları,
Sabaha karşılar, akşama karşılar hep,
Dizleri topunun diplerimiz olmuştu,
Uzun uzadıya bir fener alayı...
Karanlık aynı, yarasa aynı,
Bu eller bu yüzden yıkandıktan,
Manolya delirdikten sonra.
Kayıt Tarihi : 31.7.2002 02:34:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Nilgün Marmara](https://www.antoloji.com/i/siir/2002/07/31/manolya.jpg)
kadın gerçekliği daha acılı ve sancılı
doğurma sancısından değil
doğurtma sancısından
önce kadını sonra erkeği yeniden doğurtma sancısı
bir karmaşa içinde
Sonra sözcüklerin kumda bıraktıgı izlerin içine yerleştim...''
Bir sanattır,her şey gibi
Eşsiz bir ustalıkla yapıyorum bu işi
Öyle ustaca ki insana korkunç geliyor.
Öyle ustaca ki insana gerçeklik duygusu veriyor.
TÜM YORUMLAR (4)