Domatesler kızardı..
Erik dalda bozardı..
Çepin vurdum karığa;
Üstüm-başım tozardı! ! (!)
Elim çimen paklıyor..
Karga dalda “gaklıyor! ”
Karınca yola düşmüş;
Kışa azık saklıyor..(!)
Paçam doldu erice.(*)
Dolu yağdı irice..
Çiftçimiz ağıt yakar;
Mal kalmamış dirice!
Fasulyede yok kılçık..
Toprak sulanmış; balçık..
Kart börülce satılmaz;
Yağmur-çökek, Dal! Yol! Çık!
Çaydan dinle şırıltı..
Arılardan zırıltı..!
Malı para edenin;
Gözlerinde pırıltı..!
Geverlerde yok yarık.(**)
Lebalep doldu arık..
Arık silme dolmazsa;
Bekle dur! ; çıkar karık.(!)
Can erik, cana değdi..
Küpeli dalın eğdi..
Kara erik sorarsan;
Pestili kışın yeğdi..
Tarhana seren boğa; (***)
Siyah boğu tez oğa!
Beyaz boğda tarhana;
Bekle ki, güneş doğa! (!)
(*) Erice: Kuru çimen püskülü.
(**) Gever: arık ya da ark denen toprak su kanalından; karık denen ve suyun öbür karığa taşmaması için, yeli denen tümseklerle ayrılmış tarla bölümlerine suyun çevrildiği yer.
(***) Yere serilen ve bezden yapılan geniş sergi.
(ALPAGUT-TEMMUZ.2006)
DALLI MUSTAFA
Kayıt Tarihi : 25.7.2006 18:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!