Manifestonun Son Sahifesi

Kasım Kobakçı
2711

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Manifestonun Son Sahifesi

Bilmem ki, en iyi bildiğim şey midir anlamsızlıkları toplamak,
Seninki de malum ey Zürihli...
Yani, çağdaş sanatsallık tarihinde, kargaşa peşindeyim.
Hınzırlıktayım, kurallarımla Kaos'ta.
İkimiz de, kaçık mıyız neyiz,
Savur oğlum Tristan, sözcük sözcük?
Gerçi, tutsak edilmiş ruhlar, düzene yakındır ama...
Ya şenlik meydanlarında?...
*
Dedim ya, ilk dizede samimiyetle,
Benim, en iyi bildiğim şeydir anlamsızlıkları toplamak,
Bilirsin ki, ataların işini devam ettiriyor sayılırım.
Ve bir de bilirim ki,
Haksızlıktır sessizlik, müzedeki geçmişe,
Ve gelip de, gidecek olan her şey içindir ses,
Çünkü taşınmak ister, pamuksu dokulara.
Minik alevlere, belki de kanat takamamak ızdıraptır.
Oysa bu ülke, isyanları emziren Avrupa'dır haritada.
Yani, düş ve hayalin rahmi...
Kendimizi kaybedebiliriz bir de, cüretin atına binip,
Çılgın pembe resmin, dipsiz gölünde,
Salla gitsin...
*
De bana lan Tris!
Üçüncü adam da kim, son sergide?
Marcel mi?
Hiç sanmam.
Yaş ve tarihi delilik gününe verilen değer, biraz abartılı değil mi?
Perde arkasında kalan kim?
Ya gümüş zincirlerin efendilerini, aramış mı düş?
Hiç sanmam.
Fakat, gayretleri sonuç vermemiş mi, Cenevreli kızın?
Diğer, üç ipek saçlı kabile, nerede çerçeve içinde?
Göremiyorum.
Al haydi.
Soyut renk madenlerini alarak, ilerlenir sanat galerilerinde.
Ama sonsuzluk diyarında asla.
O diyar ki, ancak çılgınlıkla yürünür.
Derler ki, çoktan gitmiş nota ve müziğin efendileri.
Ama kesin mi?
Hiç sanmam.
Üstattır resmini arkalayan.
Ve kendi saygınlığını oluşturan, dâhidir atölyede.
Kumral Germen tarihçesidir, ki sıkleti ağır çeker.
Ve bir şekilde, sığmaz başkente.
Çılgın kedi salyası ve deri kuşanır, kimi zaman heceler.
Ölü düşler tarikatı ehlinin, yanma vakti gelmiştir çünkü.
Ama yine de, karışık zihnim.
Geri dönmüş mü ehli şaibe, diye.
Dönmüşler midir sence?
Hiç sanmam.
Amacı nedir, kural, söz ve isyan resminin?
Son durumunu anlatıp, Loti'ye ya da Dali'ye, ondan yardım istemekmiş seyahatte aslolan?
Doğru mu?
Hiç sanmam.
Ama bu isteğine de, kavuşamamışsa son iki gezgin, seçebilirler kural dışılığını?
Hiç sanmam.
Çünkü Arp'lıdır, bildiğim en kahraman besteci.
Bu diyara, o gelmeden birkaç zaman önce kırılmıştır teller ve iplikleri pamuk çarşafın.
Al ve kullan ananın ak sütü gibi.
Olsun.
Ben, pamuksuz da yaparım.
Hele sen, bir fırlat da.
Sonra bakarım.
Ha bu arada...
Şu meşhur, tarihi şık günler, ölmüş müydü?
Hiç sanmam.
Ya sürrealizm?...
Sanırsam evet!
*
Öyleyse niye?
Ne diye?
Kulak deliklerini karıştırman,
Ve bir davul gibi, şişirmen düşüncelerini,
Ellerini batırman, mor mürekkeplere...
Düşünürüm de,
Ulan oğlum Tristan, ikimiz de kaçığız.
Harekete geç öyleyse,
Resmin sesine, saygı duy,
Kulak ver, absürtlüğün şaşmazlığına,
Bir de Manifestonun son sahifesine...

Kasım Kobakçı
Kayıt Tarihi : 4.9.2025 10:28:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!