Maltepe Pazarı'nda Bir Öğle Vakti

Mehmet Lütfü Aydın
213

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Maltepe Pazarı'nda Bir Öğle Vakti

temmuz.
gün ortası.
gökyüzünde yedi başlı ejderha
kusuyor alevini hışımla.
Maltepe pazarında
sığınacak gölge yok.
cehennem ayarında toprak ve hava
ve uhrevi sessizlikte
kan ter içinde gezinen aşina yüzler.
çoğunluk belli ki memur
koşturmuşlar pazara, yemek saatinden çalarak…
umarak
taze, kaliteli ve ucuz
ve elbet
kazıklardan habersiz,
karşılanacak ihtiyaçlar.
“- hormonsuz domatese gel… Ayaş’ın bunlar…”
“- fasulye Ayşekadın bayan…”
ara sıra
cılız birkaç ses
ulaşmadan kulaklara, eriyip buharlaşıyor anında.
sıcak öylesine yoğun, öylesine elle tutulur…

göbeği bir karış önde
yürüyor cıvık yüzlü esmer adam
solumakta hırıltılı ve yorgun
ve lânet yağdırmada talihine bin pişman:
“- neden geldim bu dünyaya… gelmez olaydım…”

minyon bir kadın –telâşlı, dolduruyor elindeki poşete
seçtiği elmaları
pazarcıdan kaçar mı…
“- abla, mıncıklama canları… bırak da biz verelim…”
üçü diri, biri çürük, elmalar dans ediyor pazarcının elinde
sonra doğru kulise
kadın şaşkın, sayarken parasını iki kilo elmanın,
“- çürük çıkarsa, üşenmem geri getiririm ha, ona göre…” diyor, kaygıyla
“- merak etme ablacım, bizde çürük mal olmaz.”
pazarcı pişkin,
gülüyor kıs kıs, bıyık altından…

“- selamünaleyküm… hayırlı işler…”
başında takke, sakalı göbeğinde bir hacıydı yanaşan…
“- maşallah, bu yıl meyve, sebze bol,” diye ekledi, selâmının ardından
“- Öyle,” dedi, Haymanalı pazarcı –pazarcıların çoğu Haymanalı ya zaten
“- bu yıl yoksul millet bayram edecek.”
“- patates verem mi, hacı baba? ”
“- sağ ol evlât, namazdan sonra inşallah…”

uzanmış tahtında kızgın güneş
Neronvari
yanışını izliyor gök fırında evrenin
ateş fışkırıyor yerden
nar yüzlü çocuk göz yaşına boğulmuş
pazar yerinde.
tutturmuş, illa gidelim diye, eve
sinirle haykırıyor anne:
“- zırlamak yok demedim mi…”
kesiliyor ağlaması bir anda
pazarcı Pala Memet uzatıyor elini
avucunda üç erik
annesine bakıyor çocuk
anne “sağ ol,” diyor adama
çocuğun elinden tutup hızla uzaklaşıyorlar

Yandım Ali elindeki kovayla, suluyor
tezgâhının önünü
buhar fışkırıyor suyun değdiği yerden
ortalık saunadan beter
nemden yapış yapış her yer
ve gölgelikler altında yemek
sıcağa inat
üstüne iki bardak çay
ve pişmiş kelleye benzer yüzler
sırıtıyor pişkince

gezintiye devam pazar yerinde…
Avni ustanın seyyar aşevi
köftesi ve piyazı meşhur
yiyenin tadı damağında
yemeyenin gözü arkada kalır.
Avni usta Çankırılı
Çankırı’dan aşçı çıkar mı?
çıkarmış zahir…
inanmayan pazara gitsin…

sıcaktan mı erimiş, doğuştan mı güdük?
sırtındaki küfeyle, yürüyen bir iskelet.
gözlerinde fer yok, ölgün bakışlı.
yaşı altmışı aşkın
değişen ne var
dünden bugüne
sırtında ekmek teknesi
arıyor kısmetini
gençliğinden bu yana…

“- boş musun,” diye sordu, uzun boylu adam
ölü gözler ışıldadı umutla
bir süre dolaştılar ağırdan
aşevinin önünde minik bir mola.
köfteler cızırdıyor ocakta
yayılıyor her yana nefis kokular.
adem elması bir aşağı bir yukarı
oynamada iskeletin boynunda.
uzun boylu adam,
“- canım çekti,” dedi, yutkunurken
“- usta, iki porsiyon köfte… iki de ayran…”
Bekir hamal, göz önünde küfesi
arada bir piyazından alarak
indirdi köfteleri mideye
ayarladı ayranını köfteye, içti yudumlayarak
bıyığında köpükler…
bir yandan sıcak hava
ızgaranın sıcağı öte yandan
pul biberli ağız yakan köfteler derken
terden sırılsıklam insanlar.
“ister zengin, ister fukara; her yemekten sonra ister cigara…”
uzun boylu adam sigara tuttu…
Marlboro’dan derin bir nefes çekti -yıllarca Birinci, Bafra içmişti
midesinden sonra
ciğerleri bayram etti Bekir’in
“- gitmem gerek,” dedi, adam, “- geç kaldım.”
iç cebinden cüzdanını çıkardı, ödedi hesabı… sonra,
iki on’luk uzattı
“- kusura bakma… hakkın bu senin… haydi, hoşça kal…”
kalakaldı Bekir hamal, sevinemedi…
gülmek istedi, gülemedi
iki damla yaş süzüldü boncuk gözlerden
sigaranın dumanı yapıştı damlalara.
küfesini aldı bıraktığı yerden, doğruldu yavaşça
masada unutulmuş Marlboro paketi
sıcağa bulanmış buruk bayram,
sürecek biraz daha…

kral güneş kararlı
olanca kızgınlığıyla bakıyor yücelerden
Maltepe pazarında dolaşıyor insanlar
ortalık yangın yeri
pazarcılar pusuda
köfte kokusu sarmış her yanı
terden
nemden
sırılsıklam
dünyalar
sırılsıklam
hayaller
bir öğle vakti
Maltepe Pazarı’nda
sırılsıklam
insanlar

Mehmet Lütfü Aydın
Kayıt Tarihi : 9.3.2005 21:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Lütfü Aydın