Makber Şiiri - Yorumlar

reva mı cay-ı dilber?...hııı!!
dilber nerde yer etmiş kü acüp :)

bir rivayete göre; bu şiiri, kendinden geçerek yazmış..
sonradan okuduğunda, bazı partiküllerine kendisi bile mana verememiş..

neyse ki kırkının çıkması beklemiş..

ne demeli; firar-ı asit in cola...

:))

Hamitin asıl meşhur olan makber'i tarık isimli tiyatrosunda olandır ve bestelenmiş hali geçen bunca zamana rağmen top10 listesinden inmemektedir..

Privitesözlük isimli sitede nehar tüblekin her yer karanlıkdizesine çizdiği bir karikatürden söz edilir..paylaşmak istedim...

Gün ; 'Barajlar Kralı' söylemleriyle iktidara gelip memleketi 'elektrik darboğazı' na götüren kişilerin iktidar günleridir. Elektrik tasarrufu için sabah ve akşam saatlerinde ikişer saat olmak üzere tüm Türkiye'de günde dört saat elektrikler kesilmektedir. Bulgaristan'dan elektrik ithal eder vaziyete gelmişizdir. Okullar, zorunlu elektrik kesintisi yüzünden karanlıkta kalmamak için velilerden para toplayıp jeneratörler almaya başlamıştır. Apartman yöneticileri her kata birer gaz lambası koyarak pratik çözüme çoktan ulaşmışlardır. Ancak tüm Türkiye'de bu türden kesintiler olurken memleketin en ücra köşesi olan Hakkari şehrinde kesinti uygulanmamaktadır. Belki de devlet; bir türlü uzatamadığı eli * yüzünden olsa gerek; Hakkari'yi bu tür zorunlu elektrik kesintilerinden muaf bırakmış; vicdan rahatlatıyordur.

Her neyse, biz karikatürümüze dönelim; değerli karikatüristimiz Nehar Tüblek işte o yıllarda tüm Türkiye'yi karanlıkta bırakıp sadece Hakkari' yi ışıklar içinde bırakan bu zihniyeti çok güzel çizmişti.

Karikatürde Türkiye haritası var ve her yer karanlık...sadece Hakkari şehri aydınlık ve ışığı simgeleyen bir ampulle de özellikle belirtilmiş bu aydınlık. ve de bu ironik karikatürün altında makber şarkısından dizeler... :

' her yer karanlık; pür nur o mevkî '

''kaç kişi bu kadar hakikatli acaba. hele hele günümüzde'' şeklinde başlayan yorumu okuduğumda ister istemez tebessüm ettim...

makber gerçekten aşkın ölümsüzlüğüne adanmış bir yapıt görünümünde..ancak bu konudaki anekdotlar şiirin muhtevası ile şairin hayatının gerçek yaşantısının örtüşmediğini gösteriyor..

Fatma hanımın vefatından bir kaç ay sonra parise avunmak için gider şair,

pariste şairle karşılaşan bir dostu hamitin zenci bir sevgili edindiğini görünce sen hem o şiiri yazacak ve matemini bu kadar derin haykıracaksın ve sonra gelip bir sevgili bulacaksın diye sitem edince

Hamit, dostum elbet matemdeyim bak siyahlara bürünmüş siyahi bir sevgili seçtiğimden anlaşılmıyor mu bu der..

Bu konuda ve bu durumda galiba hak vermemiz gereken dize kendiliğinden çıkıyor ortaya..

Aldanma ki şâir sözü elbette yalandır... Fuzuli

kaç kişi bu kadar hakikatli acaba. hele hele günümüzde. toplumun aile birliğ her gün biraz daha tehlikeye kaymakta.bu toplumu Türk ve müslüman toplum olmaktan hızla uzaklaştırmakta. her şeye gülen, geçen ecnebilere döndük. gerçi onlarda bile bazı kesimler daha radikal. şaire gelince yazdıkları vefayı işaret ediyor. öyle ise ne mutlu.

madem eşini bu kadar çok seviyordun şair ne diye baktın o zaman komşunun gül tenli kızına..:)

Eyvah! Ne yer, ne yâr kaldı,
Gönlüm dolu ah-u zâr kaldı.
Şimdi buradaydı, gitti elden,
Gitti ebede gelip ezelden.

Ayynen üstadım..nur içinde yat...

Şairi azamın manevi huzurunda ihtiram ile okumak yeter..

inanamıyorum aşık çağlari.. yazdığın yoruma bakılırsa Abdülhak Hamit Tarhan'ın 1937 yılında ldüğünü bilmiyorsun ki hadi bilmiyorsun diyelim tam tarihi aşık çağlari mahyasını taşıyacak kadar edebiyata gönül vermiş biri olarak hiç mi türk edebiyatı ile ilğili bir şeyler okumadın.. allahtan yunus emre şiirlerine de üstad kalemine saglık uzun ömürler falan yazmamışsın.. yazık valla üzülüyorum hadi siyaset te falan geriyizde anadolu sanatı seven ve bilen bir milletin yaşadığı mecradır ne oldu bu toprakların güzel insanlarına yahu..:(((

Harikasınız üstadım
Türkü tadında çok çok güzeldi
Saygılar kaleminize