bak
sular çekildi.
hep hatırlatır ya sahipliğini
işte öyle
kapatıp, türbanladı tanrı
denizini.
kumları oyalayan
kir içinde, birkaç çocuk ayağı şimdi.
bende kemikleşen babamın
mezarını bilmem
ama bir çocuğu kemiren
ya bir babadır hep
ya da yokluğu.
bak
avuçlarının içindeki raylardan çıkıyor
çok yüklediğimiz tren
belki boynunu kurtarıyoruz
trenlerin makaslandığı yerlerde
ilk defa
doğru raylara uzanmış bir kadının.
ama bu kez de
kargaşa ve ceset oluyor
senin ekseninde.
biliyorum
bir aşkın üstüne yakışacak ağız tadı değil
akşamları acıya yatırılan bir damak
belki sonra
eli siyahtan başka bir renge de uzanabilen
ressamlar tanır seni
bilirsin
seni çırılçıplak çizmek için
kendini soyan birini
ama tren ne kadar dinlense de
raydan çıktığı o noktaya yaklaşırken
—ki söz konusu olan bir kadındır
korkusuna yaklaştıkça çoğalır güzelliği—
bilmeyecek hiç
o noktayı
bir daha geçip geçemeyeceğini…
Kayıt Tarihi : 28.10.2009 01:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu bir esprimi, değil mi bilemem, ama hep şöyle derler:
“Kertenkele var ise kertilenkele de vardır.” Tabii ki cümle böyle olmasa da tam bunu ifade edecek şekilde kullanılır.
İster tabiat gereği olsun, isterse kaderin tecellisi…
Kim neye nasıl görüyor ve neye inanıyorsa sonuç hiç değişmez. Sadece bakış farklılığıyla olay ve olgu aynen yaşanır.
Suların çekilmesiyle kâinatın sahibi kendini hatırlatma gereği duyuyor şeklinde algılanıyorsa öyledir. Çekilen suları örtercesine toprak kendini türban örtmüş gibi gösteriyor ve bu iş de tanrıya mal ediliyorsa öyledir.
Geriye kalan çamurlar içinde birkaç çocuğun ayak izi…
Kadın deniz gibidir. Ne zaman coşacağı, ne zaman durulacağı belli olmaz.
Güvenmeli mi, güvenmemeli mi?
Sahibi, evli değilse babası; evliyse eşi…
Baba mı türbana sokuyor, eşi mi?
Coşkunluğunu baba mı frenliyor, eşi mi?
Anne olmamış kız için anne ne ise, baba olamayacak kız için de baba aynıdır.
Bilmezler, babaların ne kadar katı ve sert görünseler de çok hassas yürekli olduklarını.
Bilmezler, hiçbir yavrusuna zerrece bir halel gelmesini istemediklerini.
Göremezler, babaların için için hıçkırıklarla ağladıklarını.
Göremezler, yürek derinliklerinin bilinmez membaından sızım sızım dökülen gözyaşlarıyla ıslanan yastıklarını.
Göremezler, yangın yeri yüreklerinin alevlenen nefesiyle çektikleri içten bir ‘ahhh’ıyla ıslanan yastığı kuruttuklarını…
Varlığında diliyle, öldüğünde kemikleriyle bir evladını kemiriyorsa…
Ölümünde bile evladını kemiren değil, koruyan bir kılıç gibi keskin olur babanın nasihatleri.
Unutulmaz, insanın içine oturan sözleri.
Unutulmaz, o sert görünen aslında derinliğinde munislik yatan bakışları.
Kemiren olamaz, tanrısallaştırılan baba koruyuculuğu.
Avuçlarının içinden mi okuyordu geleceğini?
El falına baktırarak mı devem ettiriyordu günlerini?
Uydurma iki çift tatlı sözle, raylar gibi birbirini takip eden kader çizgisi arasındaki gidişinden, makas atarak mı hayatın akışını değiştiriyor?
Hangi yolun doğru, hangisinin yanlış olduğunu görebilecek idrake sahip mi?
Yoksa istikametinden şaşırtacak acziyet mi?
Doğru yol, dediği yerde kargaşa ve ölüm varsa tecelliyatı onun kaderi olmasa gerek.
Tanrının buyruğunda mı, babanın eksenin de mi kargaşa ve ölüm?
Ağız tadıyla yaşanamayan bir aşk…
Akşamları acıya yatırılan bir damağın tadamayacağı ağız tadında bir aşk…
Dalgalansın, rüzgârda saçların efil efil…
Dalgalansın, tenini gösteren incecik elbiselerin tül tül…
Nü çizen bir ressama olmalıydın bir ödül…
Makas…
Raylardan istasyona gidilecek kader çizgisine atılan makas…
İstikametini kaybeden bir gidişin sonu hüsran ve büyük bir ihtimalle yas…
*
Ölüme atlayış, hayat sarhoşluğuyla boş havuza doluymuş gibi yükseklerden atlama gafletinde bulunmaktır.
*
Güne düşen böylesi güzel ve etkili bir şiire ben kendimce baktım. Yorumum sadece beni bağlar.
Şiiri okudukça önümde açılan mecrada kendi bakışımla, kendi ışığımla yol almaya çalıştım.
Çok genç yaşta hayata veda eden şaireye rahmet diliyorum.
Vasiyetinin yerine getirilmiş olduğunu umuyorum.
Saygıyla…
Hikmet Çiftçi
06 Aralık 2014
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Duygular yoğunlaştıkça, kelimeler acizleşiyor.
Şiir tavsiyesi: Ömer İlhan-Dut Yaprağı...
gerçekten...
TÜM YORUMLAR (12)