Makale-2[düzyazı] Şiiri - İlhan Keskinöz

Bir Şairin Formasyonu Nasıl Olmalıdır? -2-

Şiir bir dil ile ilişkilidir; insanların bir dile hakimiyeti oranında kabul görür; örneğin, bir dili ne kadar iyi bilirseniz bilin o dilin esprilerine diğerleri gibi gülemeyebilirsiniz; ya da içinde yaşadığının toplumun dili sizin ana diliniz değilse siz o dili ne kadar güzel konuşursanız konuşun özellikle bir şiir kitabını doğru bir şekilde okuyamazsınız; kendi içinde özel bir terminolojisi olan hukuk gibi tıp gibi ekonomi gibi alanlarda makaleler ya da kitaplar okuyabilirsiniz; ancak o dile anadili olarak hakimiyet kazanmamışsanız bir şiir kitabı okuyamazsınız.**

Hal böyle olunca da bazen insanlar ya kendi yazdıklarını okumaktan olsa gerek, ya da dile hakimiyetleri olmamasından dolayı, yapıtları o topluma olması gereken dozda etki etmediğinden, yapıtlarının anlaşılmadığını veya kendilerinin anlaşılmadığını düşünebilirler.

[dili iyi kullanan] bir ŞAİR şunu iyi görmelidir; içinde yaşadığımız bu dünyadan farklı olarak ŞİİR soluyan insanların olduğu bir dünya, SANAT ile yoğrulmuş bir dünya halen vardır. O halde anlaşılmayan bir şey de yoktur.

Sadece Türkiye’de sadece son yüzyıl içinde acaba kaç şiir yazılmıştır? Bu sorunun cevabını kimse bilemez –ama açıktır ki, ÇOK YAZILMIŞTIR.

Acaba Türkiye’de son yüzyılda elde kalan şiirler ne kadardır? Bu sorunun cevabı biraz daha bulunabilir bir niteliktedir ve hemen şunu söyleyebiliriz: “ÇOK YAZILMIŞ” olandan BİRAZ DAHA AZ.

Yani fiziki şiir sayısı ile sanatın içinde duran şiir sayısı arasında her zaman bir fark vardır. Bu fark da sanatı bir anlamda 'azınlık' kılar –benzerlerinin içinde bir azınlık.

**–tabi benim bu örneklemem, “anadilde eğitim yapan bir sistem içinde yetişen bir toplum olmamıza rağmen, toplum kendi diline ne kadar hakim? ” sorusunu ve “dil ve dilin gelişimi” üzerine yeni tartışmalar getirecektir; ancak ona şu anda değinemeyeceğim.