Şu çarkı felek misali durmadan dönen benim.
Yâr elinden aşk badesi içip de kanan benim.
Sağımda yar, solumda yar, bakmaya dönen benim.
Bağlıyım sıdk-ı aşk ile, can içre canan benim.
Ne candan âşinâ olur o yar benden bigâne.
Haraba yüz tuttu vücut sarayım,
Yıkıldı, döküldü, enkaza döndü.
Kimsem yok ki derdim kime yanayım?
Yolum kapkaranlık, meşâlem söndü.
Yaş kemale erdi, oldum ihtiyar.
Etrafa bend olmuş zümre-i câhil,
Adam olmadan adam beğenmez.
Kenara çekilmiş seyreder ehil,
İrfânı bilmeden ârif beğenmez.
Riyâkarlık dolu içi ve dışı,
Çıkmışım bir yola, uzar da uzar.
Değişecek olsam yabana gider.
Çeksem de bu yolda ben çok âh-û zar.
Dönmem ki bu yoldan Sübhan'a gider.
Bu yolda doludur bir çok meşakkât.
Ağla gönlüm, sızla feryâdı figan,
Düşün bak dünyada kalanlar var mı?
Haykırsan, ta arşa ulaşsa nîdan,
Sesini duyup da gelenler var mı?
Duysun cümle alem, duysun her insan!
Kapat gözlerini, dal hayallere,
Sevdaya yürüyen seni canlandır.
Etrafı gark etmiş karanfillere,
Hep seni bekleyen beni canlandır.
Aşkını haykıran yaşlı gözlerle,
Bir gönül aşka düşerse, dünya ona boş görünür.
Gelse yâri hayâline, yar ona bir hoş görünür.
Dünya âlem ışık olsa, âşıkâna loş görünür.
Aşkı onu mecnûn eder, etrafa berduş görünür.
Bozulur bağı gülşeni, ne sümbül kalır ne de gül.
Sessiz dünyamdaki sesime bir bak!
Duysan kalp sesimi, ne güzellik var.
Birikmiş damlalar, olmuş bir ırmak.
Manayı çözene bergüzarlık var.
Böylece yazılmış bahtı siyahım.
Dertlenme sevdakâr, dertlenme yoktan.
Aza kanaât et, elin çek çoktan.
Adalet bilmeyen anlamaz haktan.
Kendine başka yar arama sakın.
Gel kötülüklerin baş düşmanı ol.
Mazim geldi gözlerimin önüne.
Hep karanlık, hep uçurum, hep tezat.
Adım adım yaklaştıkça ölüme,
Aylar yıllar kaçtı, tutamam heyhât!
İlk on yılda küçüktüm, çocuktum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!