Gözün görmez,
Okurluğun olmaz;
Kalem tutmasa da elin,
Veysel gibi görürse gönül gözün;
konuşursun kendi lisanınca.
Ey diplomalı cahil,
Sevgilim,
ayrılık var gibi hüzün var yüreğimde.
Mecazi manadaki karanlık
gerçek karanlığı bastırmış gibi
Tutuversin şamdanlar şu dolunayı
Ceylanlar su içsin gönlünce.
İnce bir sızı olursun
Akşam olmadan gün ölünce.
Bu ne kasvetli hava?
Bulutlar,
kara kara dev kayalıklar gibi
sanki çökecek üstümüze;
Ey sevgili,
biz gelmişiz seninle işte o an yüz yüze.
Belliydi duruşumuz elbetteki:
Ne bukalemun gibi renkten renge gireriz,
Ne de menfaat için kırk takla atan yavşağın tekiyiz.
Bizimkisi vicdanın ağır yükü.
Duydum ki eskisi kadar güzel değilmişsin,
Ki düşlerini de sevmemiştim.
Hani içimdeki sen'le seni karşılaştırırsam
büyük bir haksızlık olur!
Evet bayım,
Varlığınızı iddia edersek
Evet, varsınız:
Çokça cehalet
Çokça ego
Ve içinizdeki pislik
Elishco;
Uşak ruhlu…
Saygı dileniyorsun haklısın!
İnsanlık sende bir yama gibi durur,
Bak!
görebiliyor musun?
İnsan
kötülük yapmak için
zemin hazırlarmış kötülüğe
Fısıldadım gizin kulaklarına
ritmi bozuk bir kalbin amansız sancılarını.
Bir muammaydı benimkisi.
Parmağında bir yüzük vardı,
ne bileyim ki neyin nesi.
Ürkek bir bakışı vardı;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!