Dolunay güzelliğinde geceye düşen
yakamozlar adedince çırpınış
taşlar sektikçe deniz seviyesinde
gökyüzüne saçtığım yıldızlar avucumda
bir bir sayıp yanyana dizdiğim
gönülleri mavi kadar deniz
Aşkın yaramaz bir ırmak gibi
Vadileri yararcasına yokuşları tırmanmakta
Anlamsız bakışlar çökmüş gözlerime
Anlamlandıracak gözler aramakta
Seni aramakta sis bulvarında
Derinlerde bir şeyler arıyorum bir fısıltı belki
Coşmuş yüreklerden rüzgarın kopartıp getirdiği
Batmayan bir yaz güneşinde kapımın önünde bekliyorum sevdiğimi
Gelmez biliyorum ama yine de bekliyorum onu
Hiç olmazsa fısıltısı gelir diye kokluyorum esen rüzgarı
Yanan sokak lambalarında gözlerine bakıyorum
turfanda ses kırıkları
yabancı bir iklimin çocukları
adımlarım tutuk
adımlarım kesik
adımlarım parçalı
Gün batımlarına uzanan akşamlarda
Sesleri dinlerim sahillerde
Sesini ararım sensiz kalabalıklarda
Sesin sesim olduğundan beri
Konuşmaktan çekinirim
Kelimelerini tüketmek korkusu
Sen var mısın gerçekten
yoksa hayal oyunu mu
oynadığımız birlikte
Seni düşünüyorum ansızın
bir yüz çiziyorum kumların üstüne
iki güzel göz çöle bakan
Farklı bir güne kavuştum bugün
Güneş üşütmüyor,
Bulutlar ağlamıyordu eskisi gibi
Yollardan ağır bir ezilmişlik kokusu yayılıyordu etrafa
Çiçekler güzelliklerinden utanırcasına renklerini eskitmişti
En azından dalgalar kadar hafif,
rüzgarlar kadar ılık olmalı, aşkımız.
Özgürlüğünü çoğaltmalı rüyalarımızın,
beklenilene değil sürprizlere çıkmalı,
seherlerde çılgınca seviştirip,
Bir aslan gördüm ormanda yürekli
kralı ormanların, cesur
ağlıyor, kedilere özenmiş
pençesi gözlerinde belli ki saklıyor
görülmesin diye örtmüş yüzünü
aslanlar ağlamamalı, kral ağlar mı hiç
Bu gece ağır,
Bir düşte misafir olmalıyım,
hafiflemeliyim bir kuş gibi,
özgürlüğe kanat çırpmalıyım,
Hayatı tanımlamalıyım tek solukta.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!