Şehrin ilk ışıkları korkakça
şehrin arka kapısından
sızmaya çalışırken gizli gizli
uyku sersemi şehir şaşkın
insanlar umutsuz, limana giren gemiden
hayat yine sıkıcı başlıyor güne
Gecelerim parıltılı sessizlik,
Şafağa az kala,
Derin uykuların anlamsız acısı yüreğimde,
Lüzumsuz afların geçici rahatlığı.
Olgun kelimelerin peşine düştüm,
Ey yağmur, gel ve ıslat bizi
Arındır kirlerimizden bir ömür yüklendiğimiz
Gökgürültünde babanın öfkeli sesi yankılanır
Şimşeğinde sevgilinin ateşli öpücüğü saklanır
Bulutların hüzünlü sevişmelere yeltenirken
Hüznü sağnak sağnak yağdırırlar üstümüze
Uykularım sırtını dönmüş
yüz vermiyor artık bana
gündüzsüz geceler özlüyorum
Şehrin üstünü kaplayan kin bulutu
fırsatını bulup beynime üşüşmüş
Seherlerde beklerim değişimleri
senin değişmeni
ruhların serbest bırakıldığı zamanlarda
buluşma zamanıdır seherler
aykırılıkların hafif anları
'gökyüzünün kayıp yıldızlarına'
Çocuklarımı kaybettim yollarda
Işığa hasret görmeyen gözleri vardı yazık
El yordamıyla buldular karanlık sokağı
En çok özledikleri soğuk kesilmiş kaldırımlardı
'Minik serçe'ye'
Görmemeliyim seni,yok olmamalıyım gözlerinde
Hayır,yoksun işte,gözlerin kapalı dünyama
Soluk almalı,beynimi kemiren sensizlik düşüncesi
Uçmalı artık ruhum rahat rüzgarların esintisiyle
Karşı kıyıdan göz kırpan ışıklar,
dalga dalga yayılır denizden yüreklere,
delice bir yakamoz üzerinde çırpınır da,
bozguna uğratır yalnızlık seanslarımı,
sensizliğe alışmak zor biliyorum,
bundandır voltalar atışım sahillerde,
'Korkularını sevdim,korktuklarını,
Cesaretini ardından,
Med-cezirlerine kapıldım...'
...
Biz farklı şehirlerden 'iki yabancı' gibi
Korktuk birbirimizden
Seni bu su uzattı kavak ağacı
Beni bu ekmek büyüttü
Daha da uzatacak
Ben daha da büyüyeceğim
Senin bu dallarını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!