Mahmut bey Şiiri - Fatma Saylak

Bende iki, cihana girecek büyük bir yürek var
Hey gidi hey
Mahmut bey,
Sabah ezanında namaza gitmeyi unutmuşsun.

Selimiye günahlarını affetmek için bekliyor
Çocuklarını biraz anlasan
Alinin, Osmanın peşinden hep gidilmez ki
Türk çayını her gün demleyen kızın ayşe
Bir türlü affedemediğin büyük oğlun Ahmet
Aslında herkes seni o kadar çok seviyor ki.

Yağmurlar yağar ıslatır yüreğini
Baba hasreti,ana hasreti yakar
Hey gidi hey
Soğuk kışların çetin ayazında
Bir ekmek parası için,
Her gün pazara gidersin
Tezgahta birkaç domates,birkaç hıyarda
Sonra da kendini ararsın!

Oğlun sana layık bir çocuk olamadı
Batırdı paranı
Kızın kaçtı
Vazgeçişler içli bir şarkı
Şarkı dinlediğin,
Üç beş kuruş parayla aldığın arabada
Üstünde unuttuğun anahtar yüzünden çalındı.

Hey gidi hey
Mahmut bey,
Sözde eski hayaller gerçek olmuyor,
Hiç hayır göremediğin çocuklarını
Bir gün olsun anlamayı denedin mi?

Gençliğinin cigarası,ağır hasta etmiş seni
Borç haç hepsi kapıda,
Hey gidi hey,
Mahmut bey.

Oğlun doktor olacaktı,kızın öğretmen
Ne peşin hayaller kurmuşsun
Hayret!
Balçovaya giderken her perşembe
Yanmış yürek kokuyorsun
Hey gidi hey,
Mahmut bey,
Yoksa hiç banyo yapmıyor musun?

94 numara balkanlardan esen rüzgarın
Sibirya soğuğu gözlerin
Kırmızının bütün renkleri sende
Sonbahar sislerinde
Görünmüyor hüzün tufanların.

Anlaşılmazsın beyhude geçen yıllar gibi
Borazanları çalar kıyametinin
Her akşam önüne gelen yemeğin yüzünden kavga çıkar
Tuzuna yağına bakarsın
Beğenmeyişin şaha kalkan at gibidir
Ortalığı darmadağın eder
Sonra da kardeşin Aliye gidersin

Mülkünün kıymetinde yoktur çocukların
Kirpiklerinde patlayan sobanın isi
Yeni aldığın çamaşır makinesi
Ve eski süpürgeden çıkan toz
Ev işinden anlamayışın
Elini yıkamadan yemeğe başlayışın
Seni çocuklarına hiç örnek yapmamış.

Şimdi kan kaybediyor bütün yaşanmışlığın
Yaralı bir yürek hicran sofrasında
Hey gidi hey
Mahmut bey
Bitiş ve yaşlanış ölüm demektir hayatta.