Zincirlerimden kurtuldum,
Basîret gözümü kamaştırıyor.
Tepeden güneş vuruyor;
İdrak ediyorum.
Güneş batınca mehtap doğuyor,
Arz yeşil, rahmet olunca humus kokuyor.
Müşahhas böcekler uçuşuyor;
Dörtnala süzülen at,
Riyazî mucizeler akıtıyor gözüme:
BEN GÖRÜYORUM!
Ben anlatmak istedim onlara:
Gölgenin hakikat olmadığını...
Niçin bana saldırırlar?
Görmek büyük günah mı?
Çiselediğim topraklarda, hegemonya sahipleri niçin güler?
Niçin çocuklar ölür, niçin savaşlar olur?
Niçin hendek kazarlar, niçin Uhud ile Bedir?
Tüfeği kim icat etti, şeyhim?
Bunun aritmetiği nedir?
Cenk, at ve silahın diliyle mi çözülür?
Tezatların risâlende mi saklıdır?
Sabır... Sabır... Sabır...
Şeyhim, bana el uzat,
Cennetten bir yer ayır.
Sana olan imanım, uçsuz bucaksız bir yol gibi.
Ben Hallac-ı Mansur'um; yoktur benden gayrisi!
Ve and olsun! Ben o yoldan dönmeyeceğim.
Günü gelecek herkesten çok...
Herkesten daha fazla eğleneceğim!
~Platon'un mağarasına...
Arif ŞairKayıt Tarihi : 8.12.2025 16:58:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
kıskançlık...




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!