Başımı yastığa koyar koymaz
Belli ki çoğu gitti azı kaldı geldi geçti ömrümün
Düşünmekteyim ki,
Evreni bilinmez serüvenler gibi en çok çiçeğe hazırlık gazele elveda
Derken epey bir vakte meram salmış dağda kar bahçede ayaz
Yolcu olsan ne hancı olsan kime bunda
Kırık dümen sarhoş sandal dalgaya uymaz esrik keman mı dersen,
Dünü yarını hayli birbirine karışmış yeri yurdu garip uzak ve yitik,
Hem de tam terastaki gayrı ihtiyari sakinliğini bozup
Fikri firari fırtınalara kopacakken deli tozan zaman
Denedim sınadım olmadı bir şey değilse, ki hayat
Hani son atımlık barut filan yol ayrımlarında depreşik
Kendini ihbar eden geceye gardiyan fısıldarcasına lal zindandan
Bunu kimseye söylemek bana düşmez gillerde çalıp çınlayan her saat
Eskiyen yerinden hırpani çuvalmış hiç hayrına dikiş tutmazmış ya
Yaptım ettim yine de yanmadı değil körük ve fener
Üflesen uçarı hayal hatıra ve düşlerde düşe kalka
Söndükçe soğuyan
Soldukça silinen
Gittikçe ağırlaşan
Sus pus ayaz eşik ve ücra mabeyin ..
Hiç itirazsız oy birliğiyle kedere yol hüzüne kapı açan her kalemde
Susuz uykusuz kar kış orman kasabası kördüğüm ve tren
Orda kalsaydı buza kesecekti genzi yanık suskunluğa kendini veren leyli
Hem de tam sırra saklı savuşup gitmenin yönü ve seyrin
Öyle böyle değil,
Bütün sağır silik ve dilsiz tahminlerin çok ötesinde
Sevdim seni güzel ömrüm olanımı sana saydım
Ben olmasam,
Tutup uzaklardan yitik toplar gibi bir tutam çığlık seslenip ele güne
Sanki kendi diyar yoksulu dökün saçın göçebeydin
Diye gidende dünde yarında gayrı ne bileyim işte
Bakışların kalacak soğuk camda ve sokaklarda
gölgelerin
Ve tan vakti akıbetine benzeyecektin adsız künyesiz yellerin
Şubat / 21
Kayıt Tarihi : 11.2.2021 14:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!