Öykü Üzeyir hoca
Doğa anne sevgisiyle kucakladığı küçük bir vadi içerisinde iki derecik ile süslenmiş mahallemizde yıl boyunca yeşili göremediğimiz anlar ekip biçtiğimiz tarlaların hasat zamanıydı. Derelerin birleştiği yerde kurulan değirmen yıl boyunca harman sonunu bekler boş boş durmanın acısını çıkarırcasına tahıl çuvallarını sıraya dizer bir ay boyunca bacasının dumanı eksik olmazdı. Yaz aylarının sonlarına doğru köydeki tarlalarımızda mısırdan başka herhangi bir ürün kalmamıştı buğdaylar erken ekilip Mayıs sonu Haziran başı biçilip harmanda dövüldükten sonra herkil dediğimiz ambara çoktan girmişti.
Gruplu madenci işçiliği ve rençberlik ile geçimini sağlayan köyümüzün erkekleri bir ay maden ocaklarında çalışıp bir ay köyünde dinleniyorlardı. Amca'mın oğlu olmadığından yengem üç kızı ile birlikte bir ay evinde yalnızdı
Tüm işler üç kızı ve Zekiye yengem üstlenirdi
Mahallemizin ortasından geçen derenin karşı yakasında yaşayanlar ile soyadı farklılığımiz olduğu gibi çoğu yerde karakter yapımızda birbirimize uyuşmuyordu. Amcam İlaz Eli lakaplı emekliliğine az kalmış madenci amcamın eniştesi idi amcamlar ile aralarında herhangi bir sorun olmadığı halde ara sıra hır gür ederler araya girenler tarafından olaylar büyümeden yatıştırılırdı.
Zamanın kızları okul yolumuz uzak olduğu için mi bilmiyorum okula iki bazan üç yaş geç başlar bu yüzden ilk okul biter bitmez evlenecek çağa gelirler bu arada evlenecekleri hayat arkadaşları aşağı yukarı belli olmuş olurdu. Ayşe abla da bunlardan biriydi onu da merkez mahallesinden zamanında okulda eğitmenlik yapan İlyas amca Almanya'da çalışan oğlu için beğenip sağda solda bundan söz etmeye başlamıştı. . oysa sultan ablayı karşı mahallede yaşayan kardeşimin kızını oğluma alacağım onu kimseye yar etmem diye yeminler ettiğini duyuyorduk. Amcalarım buna şiddetle karşı çıkıyor kızımız sana gitmesinde kime giderse gitsin diyerek restini çekmişlerdi.
Ayşe abla evlilik çağına henüz gelmemişti ama iki taraf arasındaki inatlaşma işi bu noktaya taşımıştı. Çok geçmeden önce eğitmen tarafı sonra ilaz eli tarafı amcamlara düğünnüğe gelmiş ikisinede ret cevabı verilmişti. İlaz eli dedemi her gördüğü yerde ikna etmeye çalışıyor hatta tehditler savurduğunu da duyuyorduk. Dedem her defasında ben bilmem çocuklar bilir diyerek olayı savuşturuyordu. Geçimini çobanlık ile sağlayan Haşim ağa köyde ne olup biter hepsinden haberdar olurdu kız alıp verme işlerinin çoğunun süreçlerini el altından veya açık açık çok iyi yönetiyordu. O ve köyün bir kısmı kızın köyden çıkmasını söyleyip bir yandanda ilaz eliye kız senin hakkın diye kışkırtıcı laflar ediyordu. Haşim ağa koyunlarını önüne katmış Eskiköy denen yere getirmişti. Burada eskiden bizim yerleşim yerimiz imiş. Buradaki çeşmeden bir defada yedi gelinin su aldığı söylenir. Orta yerde duran dibeğin kenarına yaslanmış bir yorgunluk sigarası içeyim derken ev yanında iş olmadığı zaman başı boş bıraktığımız amcamın mandası yanına kadar geldiğini fark edememiş, panikle kalkayim derken, manda bunun üzerine hızla koşmaya başlamınca kendini yıkık bir ağacın altında zor atmış. Bir hayli sonra mandalar gidince oradan çıkabilmişti. Bu seferde keçilerini kaçmış onların peşinden giderken çok yol yürüdüğünden, kendi kendine Ayşe ablamın işlerine çomak sokacak bir bahane daha bulmuştu.
İlaz eli kardeşine bir kez daha haber yollayıp eniştem madenden izine gelince haftaya yine düğünlüğe geleceğim kızın yumurtasını yiyemezsem kendileri bilir diye tehdit ve şantajıni iletmişti. Diğer Amcam da ona haber göndererek sen buraya düğünnüğe değil ziyaret için bile gelme ve gelemezsin diye haber göndermiş. Gündüzleri gelmeye görürsem ve de geceleri de gelmeye kalkarsan sen bilirsin demişti. İlez eli ve Amcam aynı maden ocaklarında aynı grupta çalışıyordu. Bu yüzden her ikiside aynı zamanda köyde olurdu. Olaylar bu hadde geldiğinde köyün girişindeki yolların birisi kendi kontrol ediyor diğer tarafı da hanımına kontrol ettiriyordu. Ve sıkı sıkı tembih ediyordu kim görürse bana haber versin. Nihayet beklenen oldu. Yanına hanımı ve kardeşlerini de alarak düğünnüğe gelen ilaz eli ile amcam karşılaşır karşılaşmaz kavgaya tutuşmuş amcam silahı doğrultup tam ateşlediği sırada yengem amcamın elini aşağıya çekince kendi ayaklarının arasından mermi geçip gitmişti. Ortalık silah sesiyle bağırış çağırış ana baba gününe dönmüş araya girenler her iki grubuda başka başka yerlere alıp gitmişlerdi.
Aynı grupta hem aynı kartiyede aynı vardiyada çalıştıkları için köyde kavga edip dargın olsalarda mecburen yan yana çalışmak zorundaydılar. Madencilik başlı başına zaten tehlikeli bir iş kolu olduğundan iki kişinin dargın olarak aynı yerde çalışmasına müsade edilmezdi. şefleri yanlarına çağırıp durumu kısaca layıkıyla anlatıp kararı size bırakıyorum dışarı çıkın yarım saat sonra buraya tekrar gelin deyince durumun ciddiyetini bilen arkadaşların da çabaları ile barışıp çalışmaya başlamışlar. Ayşe Ablam Bir kaç yıl sonra başka birisi ile evlenip hikâyeleri köyün hatıralarının arasında yerini almıştı
₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺₺
Muharrem AkmanKayıt Tarihi : 26.10.2024 02:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!