Luna Mira Şiirleri - Şair Luna Mira

Luna Mira

İnsanın doğasında bağ kurma isteği vardır. Sevilmek, anlaşılmak, değer görmek... Bunlar ruhun temel ihtiyaçlarıdır. Ancak bazen bu ihtiyaçlar öyle derinleşir ki, kendini sevdirmek uğruna kendi benliğini yok saymaya başlarsın. Sevgiye ulaşmak için sürekli veren, sürekli anlayan, sürekli susan biri olursun. Ve bir gün fark edersin: seni sevmelerini beklerken, sen kendini unutmuşsun. Psikolojik olarak bu, “benlik yitimi”nin (self-loss) başlangıcıdır. Kendini başkalarının mutluluğuna adadıkça, kendi iç dünyanda boşluk oluşur. Bu boşluk, zamanla değersizlik hissine dönüşür. Çünkü birine fazla anlam yüklemek, kendi anlamını azaltmaktır. Sen kendini geri plana aldıkça, karşındaki kişi seni oraya ait sanır. Ve o an, içsel dengen yavaşça bozulur. Kendine değer vermek bencillik değildir; ruh sağlığının temelidir.
Özsaygısı yüksek insan, kendi sınırlarını bilir.
“Hayır” demekten korkmaz, çünkü kendini kaybetmekten korkar.
Kendini sevmek, mükemmel olmak değil; eksiklerinle barışmaktır. Ağladığın, düştüğün, hata yaptığın anlarda bile kendine sarılabilmektir.
Bu bir güç göstergesidir — sessiz ama sarsılmaz bir güç. Kendini sevmeyen biri, dış dünyanın sevgisine mahkûm olur. Sürekli başkalarından onay bekler, beğenilmezse yıkılır. Ama kendini seven biri, kimsenin onayına ihtiyaç duymaz.
Çünkü bilir ki, en büyük onay kendi kalbinden gelir.

Devamını Oku
Luna Mira

Sen, yaşadıklarının toplamı değilsin.
Geçmişin ne kadar ağır olursa olsun, bugün hâlâ nefes alıyorsun ve hâlâ umut edebiliyorsun. Bu, senin en büyük gücün. Ailenden, çevrenden, insanlardan yara almış olabilirsin ama o yaraların seni zayıf değil, daha dirençli yaptı.

Bazen ağlayamamak, susmak ya da öfkeyi içine gömmek seni güçsüz hissettirse de unutma: Asıl güç, bu fırtınaları içinde taşıyıp yine de ayakta kalabilmektir. Sen bugüne kadar hep ayakta kaldın.

Kendine dönüp bak: Sen, başkalarının onayına muhtaç değilsin. Senin değerin onların bakışlarından, sözlerinden ya da geçmişi hatırlatmalarından gelmiyor. Sen zaten değerli doğdun. Birilerinin seni anlaması ya da güvenmesi şart değil — çünkü sen kendine güvenebildiğin anda, kimse seni yıkamaz.

Devamını Oku
Luna Mira

Hayatta gerektiğinde insanları silmekten çekinme. Bu, egolu olduğun anlamına gelmez. Çünkü bazen insanlar, uyarılara rağmen aynı şeyleri yapmaya devam eder. O noktada onları hayatından çıkarmak, kendine olan saygının bir göstergesidir. Çocuk yanını sev, koru; hayat dolu olmak çok kıymetli bir şey. Ama unutma, yeri geldiğinde ciddiyetini göstermeyi de bilmelisin. Çünkü insanlar seni gözlemler. İş hayatında da, aşkta da… Çocuksuluk güzeldir ama aşırıya kaçtığında, karşındaki “bu sorumluluk alamaz” diye düşünebilir.
Aşk hayatında da unutma: doğru insan, seni değiştirmeye çalışmaz. Seni ilk gördüğü gibi, olduğun gibi kabul eder. Senin ayrı bir hayatın, sınırların, geçmişin olduğunu kabullenmeli. Ve sen de sınırlarına sahip çıkmalısın. Ne işte, ne aşkta, ne de dostlukta fazla açığını verme. Çünkü insanlar çoğu zaman zayıf noktanı gördüğünde oradan vurur. Aile sırlarını, kalbinin en derin yaralarını herkesle paylaşma. Güven, zamanla kazanılır; kolay verilmez. Bir de şunu unutma: Erkekler bazen çocuksu yanları sever ama kalplerinde hep güven duyabilecekleri, olgun ve ciddi bir kadın isterler. Zeki ol, ama zekânı doğru yerde göster. Küçük şeylerde değil, gerçekten önemli anlarda… Bırak bazı şeyleri karşındaki yapsın; bu, onların hoşuna gider. Ve en önemlisi… Kendine inan! Aynanın karşısına geçtiğinde kendini küçümseme. “Ben başaracağım, ben yapabilirim.” de. Çünkü hayat, neye inanırsan onu karşına çıkarır. Olumsuz düşünürsen olumsuz, güzel düşünürsen güzellikler gelir. Kendinden vazgeçme. Eğer bir şey olmuyorsa, inan ki olmaması gerekiyordur. Doğru insan, her şeye rağmen yanında kalan, seni sen olduğun için seven ve hayatına değer katan kişidir. Senin yolun; mantığınla hareket etmeyi öğrenip, kalbini koruyarak ilerlemek. O zaman gerçek olgunluğa ulaştığını göreceksin. 🌹✨

Devamını Oku
Luna Mira

Hayatta ne yaparsan yap, ister doğru ister yanlış; insanlar konuşacak. Kimseyi susturamazsın. Her zaman eleştirecek bir şey bulurlar. Kimi zaman kıskanırlar, kimi zaman kendi başarısızlıklarını senin üzerinden örtmeye çalışırlar. Ama önemli olan onların ne dediği değil, senin ne hissettiğindir. Çünkü hayat senin, yol senin, seçim senin. Eğer başkalarının düşüncelerini kendine pusula yaparsan, rotanı şaşarsın. Yavaş yavaş kendinden uzaklaşırsın, aynaya baktığında tanımadığın birine dönüşürsün. İçindeki o sesi—masum, korkusuz, inanan sesi—duymamaya başlarsın. O yüzden önce kendi iç sesini dinlemelisin. İçindeki çocuğa kulak ver. Ne istiyor, nasıl yaşamak istiyor, hangi hayalin peşinden gitmek istiyor? Gerçek yol orada başlıyor. İnsan, sevmediği bir şeyi yaparak başarılı olamaz. Çünkü başarı önce tutkuyla başlar. Bir işe yüreğini koyduğunda, emek verdiğinde ve onu sevdiğinde başarı zaten peşinden gelir. Bu sadece bir his değil, bilimsel olarak da kanıtlanmış bir gerçek. Araştırmalar gösteriyor ki, insanlar ilgi duydukları alanlarda daha üretken, daha yaratıcı ve daha dirençli oluyorlar. Çünkü içten gelen bir motivasyonla hareket ediyorlar. Zorlandıklarında vazgeçmek yerine, daha da kenetleniyorlar hayallerine. Unutma, herkesin ışığı farklıdır. Ama ışığını kısarsan, sadece onları mutlu edersin; kendini değil. O yüzden ne olursa olsun, ışığını söndürmelerine izin verme. Parlamaktan korkma. Çünkü sen parlarken, karanlıkta kalmış birilerine de yol gösteriyorsun. Belki farkında değilsin ama sen bir örneksin; inanan, vazgeçmeyen ve her şeye rağmen kendine güvenen bir örnek. Kendine inan. Çünkü kendine inandığın anda, hiçbir şey imkânsız değil. Her adımda, her düşüşte, her kalkışta o inanç seni ayakta tutacak. Ve bir gün, o ışığını kapatmaya çalışanlar, senin ışığında kaybolacaklar.

Devamını Oku
Luna Mira

insan kendini anlamadıkça başkalarını tam olarak anlayamaz. Çünkü başkasının duygusunu hissedebilmek, önce kendi duygularını tanımakla başlar. Psikolojik olarak, kişi kendi iç dünyasına yabancıysa, başkalarının acısını, sevgisini ya da ihtiyaçlarını da yüzeysel algılar. İçini duymayan, dışı sadece izler.
Anlamak empati ister; empati ise içgörüyle başlar.

Devamını Oku
Luna Mira

İnsanlara fazla değer ve anlam yüklediğinizde, sizden hep daha fazlasını isterler. Zamanla sizi sömürmeye başlarlar ve siz değer verdiğiniz için katlanırsınız. Farkında olmadan kendi benliğinizi yavaş yavaş tüketirsiniz.
Oysa insanın öncelikle kendine değer vermesi, öz saygısı olması gerekir. Psikolojik olarak, sürekli veren insanın altında çoğu zaman sevilme ihtiyacı, onay arayışı yatar. Kişi karşısındakini mutlu ettikçe değerli hisseder. Ama bu, sağlıklı bir sevgi değildir — bu, kendini yok saymanın sessiz biçimidir.
Çünkü eğer siz kendinizi sevmezseniz, kendinizi kabul etmezseniz, dışarıdan gelecek her tehlikeye kapı aralamış olursunuz.
Kendini sevmeyen bir insan, başkalarının sevgisine muhtaç hale gelir; çünkü kendi içinde yeterli değildir.
Ve unutmayın: Siz kendinizi sevmezseniz, kimse sizi gerçekten sevemez. Hayatın her alanında kendinizi destekleyin. Acılarınızla varsınız, hatalarınızla varsınız.
Elbette sizi üzecekler, kıracaklar, yanlış anlayacaklar… ama siz kendinize yaslandığınız zaman ayağa kalkma gücünü tekrar kendinizde bulacaksınız.

Devamını Oku
Luna Mira

Hayat bazen bizi o kadar yoruyor ki, kim olduğumuzu unutuyoruz. Başkalarının beklentileri, söyledikleri, yaptıkları… Hepsi zihnimizde yankılanırken, kendi iç sesimizi kısmaya başlıyoruz. Oysaki en doğru cevaplar hep içimizde saklı. En doğru yön, içten gelen o sessiz ama güçlü rehberde. İnsan bir noktada anlıyor; başkalarını memnun etmeye çalışarak kendi hayatını yaşamayı erteliyor. Ve sonra aynaya baktığında tanımadığı birini görüyor. İşte o an, bir uyanış başlıyor. Kendini yeniden tanıma, yeniden inşa etme ve yeniden sevme süreci. Kendini kabul etmek en büyük devrimdir. Hatalarınla, eksiklerinle, korkularınla… Çünkü sen sadece başarılarından ibaret değilsin. Ağladığın, düştüğün, savaştığın anlar seni sen yapar. Hayat, mükemmel olmaktan çok; gerçek olmaktır. Ve gerçek olmak cesaret ister. Kendine inanmak kolay değildir belki ama başladığın an her şey değişir. Küçük adımlar, büyük farklar yaratır. Bir sabah biraz daha umutlu uyanırsın. Bir gün aynada kendine bakarken “Ben bu halimle de yeterliyim” dersin. İşte o gün, içindeki gücü görmeye başlarsın. Ve unutma, kimse senin ışığını senden çalamaz. Sen istemediğin sürece kimsenin seni üzmeye, yormaya hakkı yok. Hayat kısa. Ve bu kısa hayatı kendin için yaşamak, kendin için üretmek en anlamlısı. Kendine dön. Çünkü sen, kendi yolculuğunun en güzel kahramanısın.🌸🥰♥️

Devamını Oku
Luna Mira

Bak hayat sana şunu öğretti; kimse senin yerine savaşmayacak. Ne yaşadıysan, ne atlattıysan kendi gücünle atlattın. Bu senin en büyük kanıtın: sen güçsüz değilsin. Zayıf değilsin. Sadece zaman zaman kendini unuttun, kendine haksızlık ettin. Ama artık uyan. Çünkü hayat, senin sürekli kendini acıtmanı beklemez. Sen her "geçmişim" dediğinde, o yükleri tekrar tekrar sırtûna alıyorsun. Oysa gerçek şu: Geçmişin seni tanımlamaz, sadece seni sınar. Eğer hâlâ "neden ben?" diye sorarsan, cevabı bulamayacaksın. O sorudan Vazgec. Artık "bundan sonra ne yapacağım?" Diye sor. İşte o zaman yolun değişmeye başlayacak. İnsanlara kırıldın, belki sana ihanet edenler oldu. Ama sen hâlâ onlara kızarak zaman kaybedersen, onların esiri olursun. Anlamıyor musun? Onlara öfke duyarak kendi enerjini yakıyorsun. Bırak! Kim gidecekse gitsin. Senin hayatında yer hak etmeyen kim varsa ellerinle yolcu et. Çünkü senin değerini bilmeyen, yanında olmayı hak etmiyor. Bak bir gerçek var: hayatını ya sen yönetirsin ya da sözleri,bakışları, dedikoduları yönetir. Sen hangisini Seçeceksin? Eğer hâlâ onların lafını dinleyeceksen, kendi hayatını çöpe atacaksın. Ama "benim yolum benim" diye dik durursan, işte o zaman kimse sana karışmayacak. Kendine karşı dürüst ol: Hataların oldu mu? Oldu. Ama herkesin oldu. Sen hatandan ders alıyorsan zaten diğerlerinden ayrılıyorsun. Aynı çukura tekrar tekrar düşen değil, düştüğü yerden kalkıp yoluna devam eden insan değerlidir. Bir şeyi unutma: insanların çoğu kendi kirini halının altına süpürürken senin açığını arar. İşte burada sınanırsın. Onlara cevap vermek zorunda değilsin. Senin en güçlü cevabın, susup kendi yoluna devam etmendir. Başarı, huzur, ilerleme... Hepsi senin gerçek intikamındır. Ve bir başka şey: Artık kimseye gereğinden fazla sabır gösterme. Senin kalbin iyiyse, bunu sömürmeye çalışan çok olacak. Ama sen sınırlarıni koymazsan, hep zarar göreceksin. Kendine değer vermek demek, herkese kapı açmak değil; kimsenin hakkı olmayan yere adım atmasına izin vermemektir. Şunu bil ; hayat bekleyene acımaz. Senharekete geçmezsen, zaman seni ezer geçer. Bugün karar vermezsen, yarın pişman olursun. Kendine acımayı bırak, harekete geç. Çünkü senin için kimse yola çıkmayacak. Sen çıkmazsan, yol da açılmayacak.

Kısacası:

Geçmişinle savaşma, ondan ders al ve yoluna bak.

Devamını Oku
Luna Mira

Kendi hikâyemin en güzel yazarıyım. Tüm olanlar bana gerçekleri ve aslında kim olduğumu öğretti. Hatalarımla büyüdüm, bazen anlaşılmak isterken anlaşılmadım. Bu beni biraz üzdü ama sonra, anlamayan biri için anlatmaya çalışmanın sadece bana zarar verdiğini öğrendim. Ve o günden beri anlaşılmadığım, anlatamadığım hiçbir yerde kalmıyorum.

Saygısızlık görüyorsam usulca yerimi değiştiriyorum. İsterse çok yakınım olsun, umurumda değil. Kimsenin saygısızlığını “o benim arkadaşım, ben onu çok seviyorum” diye çekmek zorunda değilim. Bana nasıl geliyorsanız, ben de size öyle geliyorum; ne bir eksik ne bir fazla, tam sizin istediğiniz gibi.

Ama sorun şu: sizin istediğiniz gibi davrandığımda kalpsiz, kötü biri olarak adlandırılıyorum. Bu benim umurumda mı diye sorarsanız, aslında hiç umurumda değil. Sadece gülmekle yetiniyorum. Çünkü sizin yaptığınızın yanlış olduğunu anlayacak kadar büyümüş değilsiniz ama aynısını başkası yapınca eleştirecek kadar da cahilsiniz.

Devamını Oku
Luna Mira

İnsanın geçmişi bazen karanlık bir odadır. İçerisi sessizdir ama bir yandan da kulakları sağır eden bir yankı vardır: "Yapamazsın", "Değmezsin", "Sevilmezsin". Belki çocukluğunda tanıman gereken sevgi yerine, ellerin değil seslerin sertliğiyle büyüdün. Belki sevdiğin insanlar sana yalnızlıkla veda etti. Ve sen, hayatta kalmayı öğrenirken, kalbinin bazı yerlerini taşla örmek zorunda kaldın. Ama unutma, geçmişin seni tanımlar ama seni sen yapmaz. Travmalar doğruyu göstermez, sadece yaşanmışlıkları tekrar eder. Gördüğün yanlışları doğru sanmak, sadece hayatının kontrolünü başkalarına teslim etmek olur. Oysa senin elinde bir anahtar var: Bakış açını değiştirme gücü. Hayat herkes için inişli çıkışlıdır. Hiçbir yol düz değildir, her gülün dikeni vardır. Ama gülün kokusunu hissedebilmek için dikenini de göze almak gerekir. Yaşam sadece mutluluktan ibaret olsaydı, onun kıymetini bilemezdik. Acılar öğretir, büyütür, güçlendirir. Birinin seni sevmesi güzel bir histir. Ama biri seni gördü diye, senin kendini unutman, en büyük haksızlıktır. Hiç kimse seni senin kadar sevmek zorunda değil. Sen kendine sahip çıkmalısın. Değer görmek istiyorsan önce kendine değer vereceksin. Saygı bekliyorsan önce kendine saygı duyacaksın. İnsanlar seni kıskanabilir, küçümseyebilir. “Sen mi yapacaksın?” diyebilirler. Ama unutma, bu onların sınırlı bakış açısının yansımasıdır. Kendilerinde olmayanı gördüklerinde, onu kırmak isterler. Çünkü insan bilmediği şeyden korkar, ulaşamadığı şeyi küçümser. Ama sen vazgeçme. Çabaladıkça değişeceksin. Hayata hangi pencereden bakarsan, onu öyle göreceksin. Eğer camın kirliyse, dünya sana gri görünür. Ama o camı silersen, gökyüzü bile gülümser sana. Hayallerini kimseye anlatmak zorunda değilsin. Sakince büyüt onları içinde. Çünkü bazı insanlar ışığını söndürmek için değil, kendi karanlığını gizlemek için sana yaklaşır. Hayalini koru. Niyetin temizse, karşılığı da temiz olur. Evren, ne gönderirsen onu geri getirir. Ve en önemlisi: Kendine hep şu soruyu sor: “Ben ne istiyorum?” Çünkü bu sorunun cevabını sadece sen verirsin. Ve o cevap, seni sen yapan yoldur.

Devamını Oku