eyvân -ı perişan
günlerin geçidi var solumda leylan
yanık bülbül gibi avazı titrer zamanın
ah! ab-ı kevseri kurumuş öz bağının
biteviye gam döker vefası
kıt hatıralar
yaşı dinmez
yası dinmez matemin
bizarım ah! ağyar oldu yine feleğin
kötürüm elleri
sere serpe
uzanmış yatıyor
göğsümde matemi giyinmiş katmerli ahuzâr
sarı saçlarında savruk gazel incecik ayakları son sürat
iz bıraktığı yollara sızılı âğu döşüyor gönlün perisi
kederliyim leylan
acının ağır gürültüsü
korkunun tiz çığlığı yırtıyor kalbimi
başım zonkluyor vahşi atların uğultusunu
çek penceremden leylan
bir yangının
içinde sus soluyorum
gözlerini üstümde tut leylan
aklımın cidârına yapıştı tüm yarasalar
neden pusu çöktü bulutların niye zifiri ruhumun odaları
durduk yere niye gelip oturdu
bu yangın bağrıma
bağrıma ah!
bilemezsin aklın zincirleri ne zaman kopar leylan
çaresizliğin tufanı ne zaman
geçer dersen
toprağın kamburuna
düşen bir yıldız kayması kadar ağrılı bir süreçte
üzgünüm dilimin kandilleri alev alev
tüm kelimeler ayakta leylan
mahşeri bir sızı sardı dört yanı
soğuk bir sükût çerçeveledi
simsiyah duvarları
şimdi
boşluğa kayan
bakışlar ordusu geçiyor önümden leylan
yüzünü dökmüş servilerin eşliğinde ah!
yalnızca toprağın bildiği bir dili konuşuyor bugün ağaçlar kuşlar
yaşamın yüzüne kapanan bir kapının rengi bugün tüm çiçekler
şehir
her zaman ki gibi
albenili kasvetini kuşanmış yine yüzüne
kısık gözlerinde ağlatıyor yağmurları
bir evin çatısı çökerken sisli diline
ah! bu yangınlar leylan
13112023
üzgünüm
Ayşe Uçar
Kayıt Tarihi : 16.1.2024 02:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
beğeni ile okudum
TÜM YORUMLAR (1)