Bu hikaye dinleyenleri ağlatır,
Kütahya leylanın yurdu dediler.
Eskiyi bilenler hep öyle anlatır,
Hisarın her gecesi nurdu dediler.
Akşamdan yele siper etti bağrını
Bu hisardan Kütahya duymaz çağrını!
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
yüreğine sağlık,,tebriklerrrrrrr
harika bir masal dinlercesine okudum leyla lar hep efsane zaten sevgili dostum teşekkürler paylaşımına selam ve dua ile
müzeyyen başkır
Leyla'nın Hikayesi...Sevdalar nice Leylalar yitirdi boğulurken gözyaşlarda
Yüreğine Sağlık
Saygılarımla
***Leyla'nın Hikayesi
Bu hikaye dinleyenleri ağlatır,
Kütahya leylanın yurdu dediler.
Eskiyi bilenler hep öyle anlatır,
Hisarın her gecesi nurdu dediler.
Akşamdan yele siper etti bağrını
Bu hisardan Kütahya duymaz çağrını!
Değiştirmedi leyla kesin tavrını
Kader oku bağrından vurdu dediler..
Ovada yankılanıp sesi dönerken
Olanca umutları bir bir sönerken
Perdeler karanlığı cama gömerken
Leyla vakti ölüme kurdu dediler.....
Son uykumu uyusam dedi dünya'da
Belki görürüm sandı yari rüya'da
Bağrına düğümlendi o son hülya'da
Hasret yüreğini burdu dediler..........
Bir dost el uzanmadı hicran yaşına
Sevdası bela olmuş dertli başına
Yarın uzanacak musalla taşına
Gece boyu ağladı durdu dediler.......
Görenler ne anlardı bilmem yüzünden
Leyla sararmış solmuş derler hüzünden
Kanlı yaşlar dökerken iki gözünden
Esen yel İsrafil'den surdu dediler...
Leyla güzeldi sanki bir topak kardı
Yürüdü varacağı son yere vardı
Ve gözlerine kanlı bir mendil sardı
Şahidi hisar'daki surdu dediler.....
O gün bu gündür sustu damdaki baykuş
Her seveni yorarmış sevda denen yokuş
Hisarda ağıt yakar her gece bir kuş
Hicranı yürekleri burdu dediler..
...inanılmaz tat aldım üstadım...hayır sanki kaderini çizenin dilindendi...ne müthiş kabiliyet...
Tebriklerimle +10+Ant.
Sonsuz sevgim ve saygımla...
Leyla güzeldi sanki bir topak kardı
Yürüdü varacağı son yere vardı
Ve gözlerine kanlı bir mendil sardı
Şahidi hisar'daki surdu dediler.....
İnsan hayatta arzu ettiği ve istediği çok az şeye sahip olabiliyor.
Sahip olduklarıda onu mutlu etmiyor ki hep bir arayış içinde oluyor.
Bu arayışta güller ve dikenler birbirine karışıyor.
Güzel şiirinizi kutlar saygılar sunarım.
Çocukken mahallemizde bir amca gelir sayfalara yazlımış destanlar satardı..Hep beklerdim yolunu ve mutlaka alırdım..Belkide ilk hüznü, sevgiye dair acıları orada kokladım..
Birde bunu senin sayfanda sık sık yaşıyorum..Şiirlerini okuma zevkini yaşatıyorsun arkadaşım...
Sevgilerimle
Yanik yureklerin yanik turkusu olmus adeta ozlemlerle dolu.ellerinize yureginize saglik.Tebrikler
Sevda,hüzün ve hasretlik dolu dizeler yazan yüreğiniz saolsun, severek okudum paylaşım için teşekkür ederim. Saygılarımla...
HAZİN, BURUK ,BİR O KADAR DA BAŞARILI DİZELERDİ.TEBRİKLER ABİM...
Leyla'nın hüzünlü sevda öyküsü benim de yüreğimi burdu üstad..Çok güzel resmetmişsiniz, kalemden hüzünler damlamış..
İçtenlikle ve tam puanla tebrikler..
Bu şiir ile ilgili 15 tane yorum bulunmakta