Sabahında bir şubat soğuğunun,
En çilekeş evladı doğunun,
Tuttu elinden en küçük çocuğunun,
Düştü yollara Leyla.
Malını mülkünü ardında bırakıp gidiyordu,
Gözyaşları bir sel gibi akıp gidiyordu,
Acılar yüreğini yakıp gidiyordu,
Saldı dertlerini yellere Leyla.
“Anne, babam niye bizimle gelmedi?"
Baban artık gelmeyecek oğlum, diyemedi,
Akan gözyaşlarını koyverdi silemedi,
Kattı gözyaşlarını sellere Leyla.
Şüheyda biliyordu, babası artık gelmeyecek,
Gözlüklerinin ardından tatlı tatlı gülmeyecek,
“Anne” dedi. “Bu hep böyle böyle gitmeyecek,
Kurban olam Allah diyen dillere Leyla.
İki çocuğuyla dağ tepe demeden aştı,
Yürüdükçe güçlendi, şu haline pek şaştı,
Ve anladı ona güç veren kalbindeki inançtı,
Örnek olsun mü’min kullara Leyla.
Ve sonra kapladı arzı top sesleri,
Demir canavarların ölüm kusan nefesleri,
Can kuşu uçtu, geride bıraktı kafesleri,
Ölüm kucak açtı, gülümsedi, atıldı kollara Leyla.
Kızgın kumlarda aşkın gülleri açıyor,
Leyla ışık olmuş etrafına nur saçıyor,
Mecnun aç ellerini, nurlar taşıyor,
Renk oldu cennetteki güllere Leyla.
Kayıt Tarihi : 27.10.2012 01:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!