leyla kırmızı, leyla mor, leyla siyah
koynumda gül kanaviçe, ay doğar bir sır gibi kaçar ilmek eyvah
kuşlar dönün durmayın dönün dönün dönün
avlu ağlar taşlar ağlar bülbül öldü, kışa girer gibi öldü, dönün
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
derdizarım ayn'ına, zülfün konmuş aynana
bir deste-i gül ile,bağdan içeyim Leylâ'm
arap
ani bir ilhamla yzıyorum Osman arkadaşım,edebi açıdan kayda değer mi sence kardeşim?
kimse bilmez firkati,bilirse Leyla bilir
o ateş-i buseyi verirse Leyla verir
arap
dem bu dem buse-i sar zülfüne Leyla'm
Leyla ile sarî ateşin hari Mevla'm
arap
O hortum meselesi tam olarak öyle değildi ya neyse Osman ağbi.
Bu işin playoffu var.Hayırlısı bakalım.
Mâni oluyor hâlimi takrîre hicâbım:))
Bu güzel şiirin Özeti;
Çöl dedikleri ne kupkuru bir yer ne de ıssızdı
Gül gülistan ona çöldü çünkü Mecnun Leylasızdı
Gönül sever ise çirkini güzel görür Balkari
İhtimal ki Leyla dedikleri gildikli bir kızdı
Gildikli, bizde kara kuru sıska anlamında kullanılan bir sözdür.
NOT:Hocalı katliamının yıldönümü dolayısı ile katliamda ölen yavruları masumları rahmetle anıyor, çoluğa çocuğa hamile kadınlara el uzatan alçakları, müsebbiplerini lanetliyorum.
Benim edebiyata olan saygım ve inancım.Sanata olan merak ve arayışımdan kaynaklanmaktadır.Gelin isterseniz önce sanat ne demek onu söyleşelim.Sanat; görmüş olduğumuz şu mevcudat almindeki,varlık zincirlerinin her bir halkasında var olan,tüm duyu ve his organlarımızla gözlemlediğimiz ve her kezin istidatı ölçüsünde hisssedar olduğu,yaradılıştan gelen,renk,koku,desen,ahenk,ölçü gibi hikmet pırıltılarına sanat denir.Hayret ve merakla şahit olduğumuz bu hikmet pırıltılarının bir diğer adı da, yani asıl adı İlahi sanattır.Ezeli sanatta diyebiliriz..Bu eserleri ortaya koyan gerçek sanatkarı bulmadan,kaynağından ilham almadan sanatkar olmak mümkün değildir.Olsa bile kendi kör ışığında gölgesini takip eden bir meczuptan farkı yoktur.Aslında sanatkar,gerçek sanatkarı bulmaya çalışan bir gezginci ve keşşaftır.Gördüğü duyduğu ve hissettiklerini çevresiyle paylaşan,sunuma arz eden kişidir.Ayni zamanda,akıl,kalp ve vücud diliyle yoğurduğu hamura,kendince enstrümanlar kullanarak şekil ve ahenk vermeye çalışan,bir fikir ve beden işçisidir.Sanatkar olmak ayrı bir ayrıcalıktır.Nevi şahsına münhasır incelik ve özellikleri vardır.İnsana verilmiş olan duygu ve hislerin bazı hasas bünyelerde inkişaf etmesiyle ortaya çıkan sanatkarlık,ayni zamanda belli bir deneyim ve tecrübe gerektiren meslektir.Şiirde bu mesleki dallardan biridir.Güzel ve anlamlı söz sanatı denen şiir.Şairden şaire farklılıklar arz etmektedir.Kimi serbest,kimi hece,kimi aruz ölçüsüyle yazılan şiirler,okuyucuya bir şey verebiliyorsa,gönüllerde makes bulabiliyorsa, kalıcılığı olabiliyorsa sanat adına söz sahibi demektir..Yoksa güncel kullandığımız dilden hiç bir farkı olmaz.Şiiri farklı kılan yönüde burasıdır zaten.Ben şiirde sabit fikirli biri değilimdir.,şiirin her alanında yazmaya çalışırım.serbest olsun,hece olsun,cinas olsun,taşlama ve hiciv olsun hiç fark etmez.Önemli olan şiirdeki bu tekamülü yaşatabilmek,edebiyata ve kültürümüze kalıcı eserler bırakabilmek.Bunun kararını verecek olanda sizlersiniz,yani halkımız..Şair sosyal çevreden kopuk yaşayan biri değildir,olmamalıdır da bence. Çünki şair kendi duygularını yoğuruken, yoğurduğu hamura toplumun dert ve sorunlarınıda katmasını bilmelidir.Yaralarına parmak basabilmelidir.O bir yerde tolumun sözcüsü gibidir.
Cümleleri lastik gibi uzatmak
Muhatabını oldukça gerer
Şair odur ki!
Tek/bir kelimeyle, yüreğini ortaya serer.
Evet şairin bir diğer vasfıda bu olmalıdır bence.Okuyucuyu yormadan tereyağından kıl çeker gibi meseleyi halletmesi. duyguyu verebilmesi çok önemlidir.
Toplum vicdanında hüsnü kabul görmüş bir vecize vardır.
Çok laf yalansız, fazla malda haramsız olmaz derler.Ne derece doğrudur bilemiyorum amma,sıkıcı itici olmama adına özlü sözler kullanmak şairin önemli vasıflarından biridir.
Şiirde en önemli husulardan biride doğallıktır.Şiiri imgelerle süsleyim derken hilkat garibesine çevirmenin de bir anlamı yoktur.Şair; gayet samimi ve içten olmalıdır.Yalın ve anlaşılır ifadeler kullanmak,şiiri kalıcı kılar.Abartılı şiirler ise saman alevi gibi bir an parlar ve söner.
Şiirde üslubda çok önemlidir.Her şairin kendine has üslubu olmalıdır.Yoksa taklitçi damgasını yemeden kurtulamaz.
Her şairin müşahhas
Farklı üslubu vardır
Çalan için bu libas
Ya bol gelir,ya dardır
Söz edebiyat olunca,konu git gide açılıyor.Ne zaman nede sayfa yeter konuşup yazmaya,Bu yazımı burada noktalayalım isterseniz.Nokta demişken,nokta ve virgülle alakalı bir şiirimle sözümü noktalayaım bari.
Bu yazımı benimle paylaştığınız için,hepinize selam ve teşekkürlerimi gönderiyorum.
Nokta ve Virgül
Özü ruhtur insanın, beden ruhun boyası
Ecel denen yağmurla, dökülür tüm foyası
Nokta hayatın sonu, virgülse bakayesi
Sırlı roman gibidir, bir ömrün hikayesi
Kaçmak! nereye kadar, kaçışın sonu kar mı?
Hep anlamsız virgüller, nokta gibisi var mı!
Hayat virgülle başlar, noktayla hitamlanır
Kader kalemi ile, hikaye tamamlanır
Noktayı koy da yaşa, dik dur sakın yenilme
Şu vefasız dünyada, virgül gibi eğilme.
Hamit Korken
Sayın Kanra 5045,
Kusura bakma amma, İslam kültürü de, İslam bilimi de, sandığınız gibi ülkemizi ileri değil, dünya uluslar arasında geriye götürmüştür. lütfen at gözlüklüklerinizi çıkarınız. Keratin olan bir maddeyi, namus kavramı olarak algıladığınız sürece, Geri kalmaya ve karanlıklarda kalmaya mahkumsunuz...
Şiire gelince, Bir şey anladığımı söyleyemem.
Leyla deyince benimde dikkatimi cekti güzel bir şiir bekliyordum amma.. Şaireden özür dileyerek şiirin günün şiirine çokta layık olmadığını düşnüyorum.
Bu şiir ile ilgili 40 tane yorum bulunmakta