Eskiden bir bahar vardı, lavta ve arp,
düşmezdi elimizden Le Rouge et Le Noir;
üşürdü kadınlar, ellerimiz eldiven,
atkıydı kollarımız engerek soğukta,
karakışın ardından çözülürdü yumak:
Tuz ve tütsü, kül ve duman, kelimeler,
sesler ve tınılar ve gece: Gecenin
sonunda ışık vardı.
Le Rouge biraz daha kanadı sonra,
Le Noir koyuldu biraz daha: Aynı
çıplak at gelip sırtına aldıydı zamanı.
Bir soru s
..........
..........
Kayıt Tarihi : 26.8.2000 02:57:00
Şiiri Değerlendir
© Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık
Sarman adındaki kedimin ağlayarak yavrularını yiyişine hala yanıt arıyorum;yok!..
'üşürdü kadınlar, ellerimiz eldiven,' !..
aman ne iyi!..açıkçası çok düşündürdü beni bu dize...hem düşündürdü,hem de garip bir hüzne sürükledi...dahası, tensel dokunuşları bile boks maçına çeviren erkekler canlandı gözümde!:))))acaba dedim,maçı kim kazandı!..:))))
'göğe bakma durağı'ında olup bitenleri şiire sığdırmak da mümkün değil zaten diyerek,saygılar sunuyorum herkese...
Bu seçimin ardındaki ezik nedelere fazla girmeyeceğim ama bu seçim yüzünden şiir veya şair gözümde büyümemiş küçülmüştür.
Saygılar
Fikret Şahin
bence sevgili naci bu sözlerinizin altına -bi daha bence- şu şiiri giderdi yunusun...sevgilerimle...
Derviş Yunus söyler sözü
Yaş dolmuştur iki gözü
Bilmeyen ne bilsün bizü
Bilenlere selam olsun
Yunus Emre
demekle ne demek istemiştim...aslında elbette bir şeyler demek istemiştim sevgili naci..kafamda birşeyler değil bir çok şeyler vardı..örneğin ölmüş milletvekili babasına mektup yazanın öyküsü vardı oğuz ataydan..
cumhuriyetin birinci kuşak elitlerinin çocuklarının düştüğü ortak ruh paydası vardı
elitin osmanlıda ecnebilere yönelişine karşı cumhuriyetle birlikte anadoluya yönelişleri ve akıllarının avrupada kalışlarını anlatmak vardı..hilmi yavuzun batıdan doğuya seyrü seferi vardı..batı değerlerini etkisi hala bariz doğuculuğunu anlatmak vardı hilmi yavuzun .yani bir çok şey vardı gözüm kesmeyince viraj aldım ..şiire dönmek için...ama dönebildim mi..belli değil...yoksa kimseyi nesebiyle yargılamak gibi bir düşüncem yoktu..
ama son bişey söyleyeyim bu konuda..
elli kişiyi ele almıştım bir araştırmamda..hepsi sanatçı..hepsinin babası subay ve hepsinin dedesi kadı veya müftü...
bir anlamı , bir korelasyonu var mı bunun bilmiyorum..
belki de varsa bile bu şiirin altı yeri değil elbet..
herkese saygılar
kırmızı yaşama sevincini canlılığı şehveti siyah yokluğu ölümü hiçliği temsil ediyormuş ve de iki kadın bu romanda bu renklerle sembolize edilmişler..
enis batur veya okumaları yüksek , yaşamalarında bissürü coğrafya mimari musiki iklim zaman katmanları bulunan insanların duygulanmaları üç aşağı beş yukarı böyle olacaktır..
ilerleyen yaş içinde yeniden yapılmış bir hayat bir yaşam hesaplaşması tanımlaması ..mazici bir şiir..nostalgie ye dönük..
sadece doğu dünyasının değil eski zamanların şiirleri genelde ölçülü musikili kafiyeli dörtlükler ikilikler üçlükler şeklinde yazılırdı..Avrupada da bu böyleydi...Güzellik telakkisi elbette tarih dilimine coğrafyaya iklime ikamet edilen yerlerin biçimine ve bir çok diğer ieye bağlı olarak değişebiliyor...şiir form bakımından sayılara başvurularak yazılıyordu ..hem mısra içinde sayıların hem de şiirin tamamının oluşturulmasında sayıların önemi vardı..
peki ne değişti batıda.. kozmik veya erken dönemlerin şiir ve sanat tarzı batıda yaşam biçiminin değişmesiyle değişti..
mimari değişti elektriğin bulunmasıyla uyuma süreleri değişti..ısınma teknolojisindeki değişmeler, gıda teknolojisindeki değişmeler giyim kuşamın örtünme olmaktan çıkması , evlerin başını sokacak yer anlayışının üstüne çıkması..seyahat araçlarının değişmesi ve hızlanması...iletişimin hızlanması ...
Bütün bunlar şiiri ve sanatın ana unsuru olan güzellik telakkisini erken zamanlarda bilinen ortalama telakkinin dışına çıkardı..farklılaştırdı..
ince ruhların ince bedenleri mi vardır bilmiyorum ama bu değişimin rüzgarı beden olarak ruhlarına seyrek gözenekli elbise giymiş bir kısım ince ruhluları derinden etkiledi..
şair modern döneme geçiş rüzgarında telef olan duyarlı benlikleri yad etmiş..baha kardeşin dile getirdiği gibi Jim Morrison, Hendrix ve John Lennon yoko onno lar beatlesler v.b v.b
şair kendisini şair ve düşünür yapan etkin düşünce akımlarından söz etmiş turgut uyardan cahit sıtkıdan söz ederek bunların öngördüğü yaşam anlayışlarının kendisinin yaşam aına çakışma ve çelişme anlarından söz etmiş..
Şiir elbette nesirdeki fikri sağlamlığı taşımaz fikir yönünden..şiir bilincin hızıdır , asfalt olmayan keçi yoludur..daldan dala atlar..bu bakımdan şairin duygularını gevşek bıraktığı kendi halinde bıraktığı ve yorgun bir şiir izlenimini alıyoruz şiirden...
geçenlerde prof dr nevzat tarhanı izliyordum televizyonda..ilginç bir söz etmişti..herkes ilk onyaşının hem devrimcisi hem gericisidir ..şeklinde..
ilk on yaşta yaşam anlayışımız yaşama yüklenen anlam yaşamdan beklentişer ve sınırları konusunda bir kanaat şekillenir..
herkesin buna paralel olarak yangında ilk kurtarılacak kitapları oluşur..kitap okumak bir yaşam biçimi olan insanların yaşamı algılayışı bu yüzden hiç bir zaman teorik ve filtreli olmaktan kurtulamaz..
kültürün her zaman şiir mayisini , şiirin has ve altın akışkanlıkta sıvısına dönüşmesi garantisi yoktur..
gibi şeyler geçti aklımdan şiirle ilgili..cümle okuyuculara saygılarımla
TÜM YORUMLAR (12)