uzun yıllar geçti
içimde binlerce fay kırığı
artık hiçbir deprem yıkamaz
hiçbir ölüm beni öldüremez
tanrı
çoğul seslerin ilgisizliğine tanık
aslımı unuttuğum, devrik günlerin çığlığında
gülen aynalar saklar
ağlak gölgeleri öpüşümü
ah! layla
civa gibi akışım
kaya gibi duruşum
yalan!...
rüzgârın dokunuşunu ağaçlara
başakların narin boynunu
dalgaların köpüren bembeyaz ağzını
badanasız evlerin yamalı suratlarını
sokak çocuklarının kirli terliğini
severdim…
severdim işte taşı toprağı
koşulsuz
şartsız
hani
sevmekle çoğalırdı ya her şey
paylaşmakla güzeldi dünya
gül de duy da
inanma!
karanlıkta göz görmez, yol iz bilmez
kuyruklu ruhların, vampir ağızlarında güneş
sonunda kıyameti getirdiler layla
aşkı içine gömmek
ve yalnızlığa koşmak aslanlar gibi
baş kaldırmak iffetsiz yaşamın hırçınlığına
bir yere kadar
bir yere…
insan yokluğu ile zenginleşir
duygularıyla büyürse
çatlamış ruhumdan sızan bu hiçlik
bu yangın, yüzüme giydiğim bu acı
dağ taş bu dere tepe
neden hazan
kanıma dokunuyor
örümcek ağına takılan kelebek çaresizliği
kaya gibi duruşum
civa gibi akışımsa
yalan! layla
yalan!...
07-12-2014
geceningüneşinden
Kayıt Tarihi : 22.1.2024 22:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!