Bir aşk dinginliğinin İstanbulunda
Üskidar da,
Duygularımda tat ve sevinç bırakarak
geçti zaman......
Nasıl geçti ansızın farkına varamadıgımız anlar,
Biz ki yaz akşamlarının kıyılarında
Onu, bir İnternet sayfasının iletişim sitesinde gördügümde neredeyse aradan yirmibeş yıl geçmişti.
Liseli Gönül yaramdı. Ona sevdalandıgımda Şiir yazmaya başlamıştım. Şiir yazmayı bir daha hiç bırakmadım..Kelimeler sıgınağım, limanım oldular...
Birsen, dilimde tutku, Türkü, umut, özlemdi.....Kaldırımlarda saatlerce yürür, Balkona çıkmasını beklerdim.
Bir gülüşüne bir bakışına bir yürüyüşüne, çocuksu duruşuna takılır kalırdı kalbim.
Küçük bir Kasabaydı. Hepimiz köyden gelmiş ögrencilerdik. Ve o Kasaba da aşk ilan etmek, sevgili ile yanyana kolkola yürümek imkansızdı. Üstelik ne çok utangaçtım..kendi dünyamda yaşıyordum..sevdigimi söyleme cesaretim olmadı hiç..
İnternet sitesinde, eski ve yeni Fotograflarını görünce çok sevindim, çok şaşırdım.. İçimde hüzünle karışık kederler oluştu...Yıllar sonra gördüğümde çok degişmişti. Yüzünde dinginlik ve yorgunluk izleri vardı.Acılı yıllara tutunarak bu yıllara geldigi izlenimi veriyordu.
Çıglık üzerinde yürür bir Kadın,
Bir Kadın izini sürer korkuların.
Biraz panik,biraz dayatma.
Boşluğun kıyısında
Keskin bir terkedilmişlik
Kendi Şiirini Besteler.
Kalbimin ve Ruhumun Tiryakisi.
Ayışığım, İkindi serinliğim, Kardelen bakışlım.
Kahır ettiysem,
Git, demedim ki.
Habersiz gelmeleri severim ben.
Aylarımız' dan haziran güzeldi,
Eylül muhteşem olacak sevgilim....
Heyecanın uç noktasında
Kanatlanacağız sonsuz ufuklara...
En güzel anların listesini,
Çıkartacağız yarınlara..
Düsseldorf telaşsız
Ve ölü insanlar sessizliği evler.
Tuzlu bir yorğunluktur
Yağmur saatleri.
........................................
.............................................
Gönüllü intiharlara yürüyor Kelebek...
Işıkların şenliğinde
Kaldırımlar da onu bekliyorum................................
...............................................
...........................................
Mutlulugun coşkusu
Demleniyor içimde sevgilim.
Renkler, sesler ve imgeler -sen- diyor.
Hüzün dalgaları
Başka kıyılarda şimdi.
Nedenini kestiremediği bir tedirginlik üzerinde dolaşıp duruyordu. Geçmiş- gelecek, dün ile bugün arasında bir yer edinmek istiyor, tutunmaya çalışıyordu. Bunu bir türlü baçaramıyordu. Sonra yoruluyor, yerini soru işaretlerine bırakıyordu...
Kırkına kadar yaşadıkları duygularında bir tat bırakmamış ve geriye dönüp baktığın da; tutukluk, yorgunluk ve kırgınlıkla başabaşa kalmıştı. Rununda ki ve bedeninde ki yorgunluk çoğu zaman yüzüne yansıyordu.
Tanışdığı genç Şair arkadaşı; - mutlu ol, gülümsemesini bil, biryere takılıp kalma -demişti. Öyle güzellikler yaşamalıydı ki duygularında tadı kalmalıydı. Ne zaman konuşsalar Şair tekrarlar dururudu. - Kırk yaş; olgunlaşma, yaşamın farkına varma., Hamlıgın meyvelerini toplama yaşı-, derdi... Özgürce düşünüyorsun, daha dikkatli örüyorsun düşlerini, beklentiler küçülüyor, rutubetli duygulardan fazla ıslanmadan yol alabiliyorsun demişti.
Şairi, dalgaları olmayan bir Denize benzetmişti. Şairin, Sakin ve dinginliğine içerliyor ve -kaygısız şey- diye de bazen söyleniyordu. Yaşama, umursamazlığı ve gülüp geçen yüzü kadını, bazen ürkek bir serçe gibi telaşlandırıyordu. Yine de bu adamdan hoşlanıyordu, umutla,umutsuz bekleyişin kıyısında imgeleri şairin ellerinden tatmaya çalışıyordu.
Bazıen de şairin yüzüne bakar, renklerinin çokluğunu, coşkusunu, hafifligini bulurdu. şairin yüzünde ki aydınlık gülümsemeyi, kelimelerinde ki coşkuyu, serinliği içine çeker dinlenirdi. farklı ve renkli bir insandı bu şair.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!