Kasım ayıydı. Selvi ile mimoza
hanımeli ve ada çimleri
güneşin geçici ılıklığına
yüzlerini dönmüş hafif
bir esintiyle salınıyorlardı.
Servi umursamaz ve küstah
ölümü andıran kasvetiyle
çıtırdıyordu.
Ada çimleri dikensi yapraklarını
toprağın her boşluğuna yaymak için
hararetle çalışıyorlardı.
Hanımeli yukarı selviye
aşağıya ada çimlerine baktı.
Hüzün bırakmıyordu yakasını
Mimozaya dönerek buruk bir sesle
ada çimlerine dökülen polenlerin
o küçük limoni muammalar
karınca pabuçları
altın tozları gibi parlıyorlar dedi
Beni bu selvinin gölgesine taşıyan
yolcu dedi mimoza
senin arzulu ısrarlı kokuna benzeyerek geçti
altından her sabah ve akşam
sonra bir dal koparıp gür saçlarımdan…
sahi, her hanımelinin farklı koktuğu doğru mu
Peki sen dedi hanımeli
insanları düşlerinde görür müsün hiç
her altından geçtiklerinde yaydıkları
kokudan bilmek hissettiklerini
ve uzanmak arzusu tenhalarına
kışkırtır mı bedenini
Taç yapraklarından dökülen
nağmeler dedi mimoza
sabahın en erken saatlerinde duyulurmuş
okuduğun şiirler farklı kokarmış her aşıkta
bir tek bunu çocuklar bilir
erkenden uyanırlarmış bildikleri için
ve senin altından geçen her canlının
sende bir şarkısı varmış
Şu kara köklü uğursuz selvinin
abartması bunlar, doğru da olsa
birazcık aklı olan katlanmaz bu yüke
insanlar çaldı özgür topraklardan beni
neden katlanayım o uğursuz hikâyelerine
dedi hanımeli
Ilık ülkelerin arzulu çocuklarıyız
dedi mimoza
neden bu kötücüllük
yalan da olsa hoşuma gidiyor
şarkıları insanların
aşkın mahlası olmak gülün şansı
gizemin bekçileriyiz biz ikimiz de
Gülün rengi ne olursa olsun
adı güldür
ya aldatmak için kırmızıdır
ya üzmek için beyaz
az az kokarım ben
hiçliğin şarkısını söyler dallarım
taç yapraklarım ah o gizil çanlarım
ne zaman kopsalar benden
dedi hanımeli
içime kaçarım
Bir küçük bulut gibi dağılan çiçeklerim
koptu mu benden dedi mimoza
görünmez olurum
bir pervane gibi ışığa kaçarım
Çingeneler geliyor susalım
Sustular.
Kasım ayıydı.
Bir serçe uçtu üzerlerinde
bir birine kondu bir diğerine
kadim olmanın saadetiyle
gülümsediler birbirlerine.
Yan bahçeden çocuk sesleri geliyordu.
Turgut ToygarKayıt Tarihi : 15.6.2008 12:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Emeğinize sağlık.
TÜM YORUMLAR (3)