Lanet bir 9 ağustos günü

Lanet bir 9 ağustos günü

LANET 9 ağustos günü

Boğazım acıyor sanırım şuan
Ölüme her an daha fazla yaklaşıyor gibiyim
Boğazımdaki acıyı hafifletmek uğruna çırpınıyor bedenim
Bitmek bilmeyen hıçkırıklar, dostum duvarla aramda yankılanan öksürük sesleri..
Nefes alamıyorum, zorlu bir hayat mücadelesi sanki
Zorlanıyorum evet
ölüyor a... hisleri..

Tarifi olmayan bir acı taşıyorum üzerimde
Mektupların çözülemeyen probleminde
Kuzucum demelerinle
Sandalyemde oturuyorum
Mektubun denklemini çözmeye çalışıyorum
Ölüm nedir? Yaşam nedir? Neden doğdum ben, neden doğmadan ölüyorum..?

Düşündüğüm bu problemler arasında
Dik tutmaya çalıştığım bedenim Yığılıp kalıyor boşluğa
Bulanık hayatımda, tavana bakıp bakıp gülüyorum hayatsızlığıma
Korkak bakıyorum 16 yaşıma yolculuğuma
Acısıyla olmayan tatlısıyla, canımdan can giden umutlarımla,
Bir mektubun ömrü bitiren umarsız yazılışında
Ölüyor bedenim bu gecenin a.... Boşluğunda.

Şuan nasıl sarılmak istiyor bedenim
Bunun için geriye sarıyorum günlerimi
Yarınımı önceki günüme katıyorum

Var gücüyle devam eden zamanla kavga ediyorum
Beklenmeyen sonumu bekliyorum
Hazır değil miyim acaba?

Sanırım delirdim bu gece
Mektubun denkleminde kayboluyorum
Her satırın acısında beynimin kıvrımlarında bir bilinmeyene giriyorum
Sanki önemsenmedik bi an olsun
Nerede bu denklemin çıkış yolu
Satırların çıkışı nerede
Buna cevap verecek gözyaşlarım nerede a...

Evet.
Tamam.
Sakin olmalıyım
Sakinim
Sakince düşünüyorum
Bunca yılı boşa yaşamadım, bir sonucun en başında kaybolmamalıyım..
Veya bekle
Boşa mı yaşattın bunca zamanı a...

2003 yılında bir hastanenin karanlık odasında gözlerimi açtım ben
Mektup yazmasını bile bilmeyen,
O karanlık odada bana ışık olan bir annenin ellerinde,.
Mektup yazmasını anneme öğreten bir adamın ürünüyüm ben...
Tam 16 yıl sonra bugün a.. hislerini kaybetsen de annem sen
Halen Kuzucularında bir umut gördün sen
Yalan söyleme dizelerde
Ben çözüyorum problemlerini zaten
Cevap bulamıyor gözyaşlarım sadece
Sol gözümden gözyaşı düşmeden, bir mektup daha istemem.
Bekle a...

Sen de bekle çocuk
Dinlen
Soluklan
Daha bitmedi mektup,
Kendine gel...

Hey Tanrım!
Bakar mısın artık kendim ile de konuşmaya başladım..
Şiir yazmalıyım, kalemi kırmalı
Gözyaşlarımı defterime boşaltmalıyım
Kalkıyorum masamdan titrercesine
Hıçkırıklarımın verdiği halsizlikle lavaboya gidiyorum
Havlu ne kadar güzel a... Kokuyor
Aynada ne garip gözüküyorum bugün
Gözlerim neden kırmızı?
Saçlarım gözyaşlarımı mı kapatıyor?
Satırların cevabını bir saç mı kapatıyor?
Makasım nerede benim!
Evet
Gözlerimi görüyorum sanırım
omuzlarımda kalan saç telleri, yük oluyor gibi
Banyo evet.
Banyoya girmeliyim
Çok soğuk, yokluğunda böyle mi olacaktı
Üşüyorum, sarılacak hayalim yok bitiyorum..
Bayılmışım.
Ah evet,
Çıktım banyodan.
Neden söylemiyorsunuz
Makasımı unutuyordum az kalsın
Yürüyorum çocuk bedenimle koridordan
Fakirhaneme ilerliyorum
Odamı kırmızı düşünüyorum yine
Fakirhane yalnızlığımın Bitişini düşünüyorum kendimce
Mektubu bitirmem gerek
Her neredeysen geliyorum,
Beni karşıla satırlarda a...

Evim,.. pencerem,.. evimiz
Bu günden sonra asla ev olmayacak bir dört duvar..
Mektuplardan sonra,
Annemin anlattığı masallardaki cadıların her şeyi tersine çevirdiği gibi
Anlatılanı yaşatan bir kahraman..
Ve bu hayat da böyle değişti..
Artık hıçkırıklarımın ritmi değişti
Alışıyorum belki de
Düşünüyorum yine odamı kırmızı
Hem de tüm öfkemi bir çırpıda bitirebilecek gibi..

Ben doğdum bugün 9 ağustos
Yazdığım her satır neden yaşadığımı soruyor
İstemiyorum ki ben
Kalmayın arkamda
Dökmeyin gözyaşı
Giderim gidebildiğimce, en derine
a...e kırılan Hislerimle..

Gözlerimde yağmurun izi
Titreyen ellerimle bir kaybediș öyküsü.
Okuduğum mektup artık kanla yazılmış gibi
Her virgülde canı yanmış
Her noktasında canına kıymış sanki.

Gözlerimde bir yağmurun izi
Aynanın karşısında nehrin altında kalmış çöl misali
Yalnızlığın ayazında ateşe hasret sanki hisleri
Her sonsuzluğa uzanan satır
Gözyaşlarında kilitli kalmış gibi
Kuzucuklarını düşünüp
Ölüm listesinden sildikten sonra kendisini
Sanmış ki,
Hiç kimsenin canına kıymamıș..

Gözlerimde bir yağmurun izi
Son mektubu da asmaya gidiyorum.

Ölüm kelimesinin acizliğiyle özetledim bir lanet geceyi
Ellerimi başıma koydum mektubu seyrediyorum
Günler film karesi gibi geçiyor gözlerimin önünden
Gözlerimden kızıl kanlar döküyorum.
Herkes bilsin ki bu ölümü ilk hissedișimdi
Vakitsiz ayrılışlarım bu günden sonra başladı
Ellerim titriyor
Kalemim ağlıyor
Mektuptaki satırlar silinmiş.
Bir çocuk geçti
Her 9 ağustos günü ölümü uvuzlarında hissediyor..

Vahap Özdemir
Kayıt Tarihi : 27.10.2020 21:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


İnanılmaz acıyor

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Vahap Özdemir