Lamia
Gecenin loş ışıkları odanın içine yansıyordu. Güzeller güzeli Lamia, uyumak için çekildiği odasında
yatağının üzerine elbiseleriyle birlikte olduğu gibi uzanmış yatıyordu. Uykusu kaçmış olacak ki,
Lamia bugün bir türlü uyuyamıyordu.
Gözleri sanki gözdeki olmuştu; bir yere bakıyordu o an. Yatağın üzerinde yukarılara doğru, aniden
yerinden fırlayarak doğruldu. İki yaşındaki sevgili oğlu Ali'nin yanına koştu. Biricik kuzusunu sanki yıllarca özlemiş gibiydi..
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
İBRETLİK OLAYLAR LÜTFEN BANA KIZMAYIN SADEC BURADAN DUYURABİLİYORUM
GÜNÜN ŞİİRİ KÖŞESİNDE ŞİMDİLİK VAR
Efendim Yiğidi öldürüreceğiz ama hakkını inkar etmiyeceğiz.Eleştirebiliriz, yerden yere çalabiliriz ama hakkını teslim etmemezlik yapar isek; namert insanlar sınıfına koyar bizi edebiyat sayfaları.Şimdi şu yazımı okuduğunuzda Ahmet Erdem Bey!'in gerçekten ne kadar erdemli, etik ve yetkin..bir kişi olduğuna inanacaksınız.(halen aramız nar rengi ve halen de konuş muyuruz.Biline. ''Önceleri konuşur muydunuz? iki ileti bir telefon konuşmamız oldu.İyi ki telefonun garantisi varmış.Tuzla buz oldu çünkü)
Herkes dinlesin; Kendimin mesaj kutusu adeta bir çöplük.Çöp yığını gibi.Her bir şeye yetişmem olanaksız.Bir gün bir şiir gözüme çarptı.Heceyle yazılmış.Adı: ''İşte okadar '' Okudum.Şakır şakır ağladım.İyi hatırlıyorum Hanım çayın yanında peçete de getirdi ve aynen şöyle dedi'' Şekerin var, tansiyonun var.Safra keseni aldırdın daha dün.Göz konturoluna gitmiyorsun..vs. Ölürsen bu antolojinin baykuşunun mermermerden heykelini yaptırıp, mezarının başına dikeceğim vs..) Şiir beni şakır şakır ağlatıyor.İlk kez Ahmet Erdem Beyin özeline yazdım ve dedim ki'' Ahmet bey böyle böyle..çok nefis bir hece şiiri..Bu genç şairlerimizi asalım ve onure edlim..şiir çok güzel vs..'' Ahmet Beyden yanıt geldi:'' Kemal Hocam; biz buradaki kurulda 8 kişiyiz.Bir tek benim beğenmemle olmaz.Diğer arkadaşlar da beğenirlerse, inşallah ramazan ayı içinde falan asılır yani garanti veremem vs..'' Bu arada Hamit Bey hep soruyor ama; kendim Ahmet Bey'i hiç rahatsız etmedim.Sağolsun kuruldan geçmiş ve günün şiiri olarak yayınlandı.Bugün gibi hatırlıyorum o şiire dünyanın 7 harikasından birisi diye yorum yapmıştım.Bugün de aynısını derim.Ama aynı arkadaş durmadan bana şiirlerini gönderdi.Kendisine aynen şunları yazdım: Bana gödereceğin şiirler mutlaka'' işte okadar'' denginde veya o şiirin üzerinde olsun.o şiirin altında olan şiirleri göderme dedim.Yanıtı fena oldu: sen zaten şiirden miirden anlamazsın.Yazdıklarını da görüyoruz vs.Bir havalara girmiş adam uçuyor Allah esirgesin.Şimdi de 3 aydır burasını kirletiyor.Gerek Ahmet Erdem'in gerek Kemal İspir'in başına gelenleri gördünüz mü? Yani gördüklerimiz, duyduklarımız ve yazılarını okuduklarımız; kesinlikle bildiklerimiz ve mert ve delikanlı insanlar değildirler.Ahmet Erdemi veya Kemal ispir'i veya bilmem kimi..hiç kimseler yargısız infaz etmesin.Uğruna ömrümüzü verdiklerimizden yiyoruz sırtımıza hançerlerin en zehirlisini ve kanı içerde bırakıp kangren edenini.Buraya çıkıp cart curt eden kimselere inan mayınız lütfen? Karadenizliler mert insanlardırlar.İkimizi de arkamızdan hançerlemedin mi? Sana ne kötülük yaptık Ulan? Anlattıklarım harfiyen doğru değilse çık ''yanlış '' de Ulan? Ahmet Erdem tüm bunları ve saçmalarını veya ben hiç hak ettik mi Ulan? Biz de Adanalı'yız Ulan? Biz türk edbiyatına ve siz değerli şairlerimize ömrümüzü adamış insanlarız Ulan? Seni hiç tanır mıyım Ulan? Sayfanda bir tek O şiirin var ve başka da yok Ulan? Ahmet Erdem neden erdemli ve neden etik bir insan? Bir ileti çekip de'' Kemal Hocam; nerden başıma bela ettin şu adamı vs.'' Demedi Ulan?Ahemet Hocan eline kalemi alıp da;
Sevdiğim elinden çektiklerimi?
Bilmiyorsan bilenlere sor işte?
Yeter diyordun da inanmıyordun?
Ettiğini gözlerinle gör işte...?
Diye bana yazdı mı Ulan? Yanlış adam mışsın.Yanlış çıktın ve yanlış yaptın.Sana 3 ay sabrettim Ulan? Kurban ol Ahmet Erdem'e de; Kemal İspir'e de.Kesip attıkları tırnak bile olamazsın Ulan? Seni bilen biliyor, bilmeyen de bir dal mercimek sanıyor Ulan? Nereye gidersen git.Cehennemin kör dibine, esfalı köküne git Ulan? Senden ne şair ne de adam gibi adam olur Ulan?
KEMAL AMCA AYIP ETTİN ŞİMDİ
mecbur kalmadıkça yazmayacağımı söylemiştim şuanda mecburum yazmaya çünkü kemel amcanın dedikleri malesef tam olarak doğruları yansıtmıyor ve ben kendisine asla saygısızlık etmedim ve etmemde
işte okadardan sonra bir sürü şiirimin altında harika yorumları var şuanda silmediğim şiirlerin altında olanları şiirlerimi açıp göndere bilirim
işte o kadardan sonra
son gönederdiğim dini ağarlıklı bir şiirdi ve altına o dediklerini yazmıştı
ben de kenddisine cevaben demiştim ki amca sen onu öyle bir yere koydunki onu nasıl aşayım dünyanın yediharikasından birini
ve kendisine bir müddet şiir göndermedim bir gün çok güzel olduğuna inandığım bir şiirimi gönderdim
altındaki iltifatları okuyanın ayakları yerden kesilir.
eğer silmediğim şiirlerde ise ve kendiside yorumu silmezse bakar gönderirim varak varak hemen hemen okadar olmuş demişti aramızdaki yazışmalara girmeyeceğim ama asla saygısızlık etmedim ve etmem kaldıki ben buraya sadece bir haftadır yazıyorum bunu ahmet beyin önceki gün kü sildiği yazılarda da göre bilirsiniz
şunu söylemek istiyorum amacım asla kimseyi tenkit ve töhmet altında bırakmak değil ahmet veya mehmet beylede hiç bir sorunum yok sadece hiç bir gerekçesiz üç aydan beri pasiflenmemi isneye çektim ve artık kaldıramıyorum ve bu siteden gidiyorum
bu günekedar kime ne kötü söz söylemişsem misliyle benim çünkü söylemedim
bana söylenen kötü sözleri engin bir hoşgörüyle örtüyor bundan sonra söyleneceklere DEV AYNASI TUTUYORUM SELAM VE SAYGILARIMLA
OLMADI KEMEL AMCA
Yüreğinize kaleminize sağlık.
Güzel çalışmanızı kutluyorum
Saygılar...
*********Lamia***Öykü
Lamia
Gecenin loş ışıkları odanın içine yansıyordu. Lamia uyumak için yatmıştı. Ama bir türlü uyuyamıyordu.
Birden iki yaşındaki Ali'yi sevgili oğlunu çok özlediğini farketti. Hemen yatağından kalktı. Kuzusunun baş ucuna geldi. Ne de güzel uyuyordu masumca... Sevgiyle izledi Ali'şini... Sevdiğinide özlemişti. Hemen ona koştu baş ucuna geldi.
oda ne güzel uyuyordu. uyandırmalıydı. Eşine kendisini,ne kadar çok sevdiğini söylemeliydi. Her ne kadar uyumadan önce söylemiş olsa bile...
Eşi de kalkmış Lamia'ya hayran hayran bakıyordu. Oda çok seviyordu eşini.. Lamia'nın çocuksu bakışlarında kayboluyordu sanki. Arif'le birlikte hep sevmişlerdi birbirlerini.
İkiside susmuş sadece bakışıyorlardı. Elleri titriyor kalbinin sesi uzaktan duyuluyordu Lamia'nın sanki...Neydi bu heyecan? Anlayamıyordu birtürlü. Tekrar oğluna koştu. Yine özlüyordu Hep özlüyordu. bu özleyişe bir anlam veremiyordu. Oğluna gitse eşini, eşine gitse oğlunu özlüyordu. Bıkmadan, usanmadan her iki oda arasında sabaha kadar mekik dokuyordu.
Sabah olmuştu. Kahvaltıyı hazırlamıştı bile. Kahvaltıdan sonra eşiyle şehre gidecekti. Kısa zaman sonra gelecek olan nazlı gülün kontrolu vardı. Lamia bir yandan oğlunu doyuruyor bir yandanda kayın validesine, oğluna iyi bakmasını söylüyordu.
-'Alişimi önce Allaha sonra da sana emanet ediyorum anne diyordu.'
Bir yandan da oğluna, oğlum ne tatlı şeysin sen, seni yüreğime soksam doyamıyorum, yavrum diyordu.
Kahvaltı bitmişti. Lamia ise herkesin yüzüne bakmaktan yemek yiyememişti. Gitme vakti geldi otobüs gelmek üzere diyordu kocası. Vedalaşıp ayrıldılar.
Lamia Arifle birlikte evden çıkdı. Ama Lamia yirmi metre gidiyor sonra koşarak geri geliyordu. Oğlunu tekrar öpüyor yeniden gidiyordu.
Belki üç defa tekrarlamıştı bu gidiş gelişleri. Arif ise arabayı çoktan durdurmuştu. Herkes Lamia'yı bekliyordu. Beş dakika olmuş ama Lamia hala gelmemişti. Arif yeniden bakmıştı.Dağları bir birine
bağlayan devasa köprüye. Demir üzerine yerleştirilen tahta köprü, atılan her adımda sallanırdı beşik gibi. Bu köprü kimi hasretleri kavuşturuyor kimilerine de mezar oluyordu.
Arif yeniden baktı köprüye... Yine geri mi döndü Lamia diye düşündü. Acı bir çığlık yankılandı dağlardan.
Lamia metrelerce yükseklikteki köprünün üzerinden düşmüştü Çoruh nehrinin kucağına. Sadece saçları gözüküyordu Lamia'nın.
Çoruh delirmişti sanki... Suyu kıpkırmızı akmaktaydı dağları yutacak gibi, hışımla akıyordu. Bir sürü insanı alıp azgın sularının koynuna hapsetmişti. Lamia'da kurban olmuştu Çoruh nehrine.
Arif deli çoruhun içine atmıştı kendini eşini kurtarmak istiyordu. Daha önce bir çok kişiyi kurtardığı gibi, olanca gücüyle yetişmeye çalışmıştı Lamia'ya.
Metrelerce uzakta ki lamia'yı, ancak bu defa deli çoruhun azgın suları vermedi.
Şimdi Arif baba evine nasıl dönecek Oğluna ne diyecekti. Aliş annesini bekliyordu. Hem özlemiş hem de annesi ona
kimbilir neler almış diye düşünüyordu kesin...
Belki de beklenen bebek Nazlıgül, gelmiş miydi. Ali durmadan babannesine soruyordu. Annem ne zaman gelecek? diye.
Annesi onu ne kadar çok seviyordu. Oysa ki günler geçmiş hala gelmemişti. Ne çok özlemişti Ali annesini.
Ali durmadan annem geldi. Annemin kokusu geldi. deyip kapıya koşuyordu. Ne zordu Aliş için annesizlik. Kokusu geliyordu durmadan burnuna.
Kapıya her koştuğunda boynunu büküyor annem gelmemiş diye ağlıyordu. Çokzordu evdekiler için bu durum. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.
sadece gözleriyle konuşuyorlardı. Göz pınarları kurumuştu hepsinin. Sofraya oturduklarında Ali, annemi bekleyelim oda gelsin diyordu.
' Artık kimsenin boğazından bir lokma dahi geçmiyordu. Sofra kurulduğu gibi, geri kaldırılıyordu.
Ali bazan annesinin kıyafetlerine sarılıp uyuyordu.
Aradan uzun bir kaç yıl geçmişti. Ama ne Ali annesinin yokluğuna alışmış, ne de Arif sevdiğinin yokluğuna alışabilmişti. Arif çok özlüyor her özleyişte yüreği cayır cayır yanıyordu.
Öyle sevmişti ki Lamia'yı... Onsuz çok zordu hayat.Hher nereye adım atsa sevdiğiyle yürüyordu sanki. Lamia'da bu köye gelin gelmişti. Bütün köylü çok sevmişti Lamia'yı...
Böyle Lamia'sız yıllar geçmiş ancak Airif'i Lamia'nın yokluğu perişan etmişti.
Bir gün Arif'te iş kazası geçirmiş sevdiğine kavuşmuştu. Ama yüreği yaralı Ali, bir kez daha boynu bükük kalmıştı.
Ne zor bir durum ne büyük bir acıydı bu yaşadıkları. Rabbim seni evlatlarınla yuvanda mutlu kılsın ALİ.
SENİ HİÇ UNUTMAYACAĞIZ LAMİA! !
(Artvin)
Fatma Kalkan
..) Hayatın en soğuk yüzü, yaşama zorunluluğuna ne diyelim bilme ki,,
...) Titrek yürekle rahmetle selamlıyoruz,,
Öyküleri şiirleştirmek ayrı bir sanat........çok zordur şiirde öyküleştirme ,betimleme;anlatım yetmez ;verilmesi gereken duyguyu tam kıvamında vermek gerekir ,hissettirmek gerekir ,şiirnizde bunu hissedemedim..................Saygılar..
Annesi onu ne kadar çok seviyordu. Oysa ki günler geçmiş hala gelmemişti. Ne çok özlemişti Ali annesini.
Ali durmadan annem geldi. Annemin kokusu geldi. deyip kapıya koşuyordu. Ne zordu Aliş için annesizlik. Kokusu geliyordu durmadan burnuna.
Anne kokusu dünyanın en güzel kokusu,bir eşi daha yok.İnsan yaşadığı sürece o kokuyu unutamıyor,çok çok hüünlü ve bende çok duygulandım,anamı hatırladım,kokusunu,başımı okşamasını,balam menim demesini,ay oğul sen çok datlısan balam menim derdi,yüreğinize sağlık büyük bir notalji yaşadım,çocukluk yıllarıma gittim,sağolun,teşekkürler,saygılar sunuyorum...
Hüzünlü bir hikâye, güzeldi aktarımı, bazı yerlere betimlemeler eklense daha güzel olacak sanırım.
Başarılar dilerim
Sevgiyle
buna deneme demek haksızlık olur. çok güzel ibretlik bir öykü. kutlarım Fatma hanım......10
Tebrikler Üstadem!
Elinize, kaleminize ve yüreğinize sağlık.
Çok manidar, ibret alınası yürek burkan bir hikaye.
Kaleminize kuvvet, ilhamınız bol olsun.
100+listem.
selam ve dualar..
üstadem en içten tebriklerimle ilk deneme için güzel ALLAH yolun daim etsin devam derim sayğılarımla
Fatma hanım...
Yüreğinize sağlık..
Tema duygu ve ifadeleriyle etkisi fazla...Birde hayatın içinden secilmiş olması Çoruh gibi okuyucuyuda hüzünlendirmekte............saygıyla
Bu şiir ile ilgili 68 tane yorum bulunmakta