Aşağı koysam pas yukarı koysam is olur an’ı
Aba altında sopa göstermenin
Abanın kadri yağmurda bilinir şânı
Abdal dilini dökerken hem açık seçik saçık
Açmaza getirilinceye kadar dayanılan bu sabır hani
Adam bildim eşeği, altına serdim döşeği diye değil
Ey adı ata binmiş ayağı yerde gezer adalet sefili
Çatılan kaş değil işsizlik işte yine bir dünya savaşı
Adlı adıyla laf bolluğu üretiminin hep birikileri....
Ya yaptığını anlat ya anlattığını anla...
Hiç olmazsa arasındaki dengesizliğin acısına
Sorumsuzluğunu onayla...
Şubat 2007
Hâlâ despotlara savaş derken despotluklar besleyişi
Savaşın bu soysuzluğu ile savaştaki soysuzluk gibi
Halkını doyurmayı beceremediğinden zorbalık ülke icadı
Terör denilen bir çeteliğin aşmış haliyse
Buna da yıllarca dış ülkelere hak tanındığı halde
Terbiyene terbiyenle yanındayım denilemezliğe
Bir milletin figüran değil önder aktörlüğüne
Hakimiyeti sevgiye dayanan bir milletin Türkiye Cumhuriyeti olarak ebedi genç adayı olarak Nato’ya yaklaştık Sovyetlerden dolayı bir zamanlar, Avrupa birliğine yakınız soğuk savaştan ötürü ve küreselleşmeye asillik sunabilecek millet olacak. Unutulmamalı, her ülkenin elbette şerefli insanlarıyla buna sivil olarak kullanılabilecek hakkın var olduğu...
Yürek ve gönül işlerinin insanlığa hizmetini
Macera yetersizliği diye mi anlıyorlar?
Yahut çuval geçirmeyi, işgal ettikleri yerlerde
Yaşlı erkeklerin bile ırzına geçerek
Bilmem nelerle daha milleti şoka boğan
Karakter türlerini sergilemeyi mi zafer bilirler?
Asırlarca esir yaşamış Afrika’da savaş sürerek
General olduklarına mı bu güvendikleri edep, adap?
Saldırı hastalığı tedaviye alınmadıkça
Ortalıkta sefillik hortlatma devamına yeterli
Bu bilgilendirmelerine teşekkürüm hedefim olacak
Yine sadece
Yeryüzünde yaşayan tüm insanlığın aşkına
Ne gaza gelirim, ne gafını yutar, şaşmaz ilerlerim....
Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Bu uğurda; Her zaman bilgilere sahip olamayabilirim diye kaygıya düşemem. Yüce bir milletin bireyi olduğumu bilmek öylesine bir yeterliliktir ki, bilgiden, sağlıktan kötü durumda olanlarımız için yeterli olabilmeye hep hazır olacak bu milletin bireyleri olacağıdır. Bu işte bireyi olduğum vatan ve yeryüzünde, bağımsızlık karakterim ve kesin kararlılığım inancımda kayıtsız şartsız vatan bölünmezliğim olarak yüce millet vasıflarımdır…
Nereye gidersek gidelim, ister kalıcı, ister transit geçici, her ülkede, her yörede dernek, parti, din ve milli çalışmalarında ya tam görevli, ya gönüllü (fahri) çalışanlar olarak mutlak ve mutlak başarılı olmaya azimli olacağımızdır... Göçmenlerin en iyi bildiği bir soru vardır; Benim köyüm nerde? Kimseye tahammül edilemeyişin ne olduğunu iyi bilenlerdir onlar…Buna endişe edilmediğidir, talihsizce süregelen bugün sorunlarına karşılık vermeye uğraşılan;
Aileden, okuldan, yöreden eğitilen, güven duyumu emekleridir…Vicdanına sorarken, karşı fikirleri dinlemeyi bilmeye hayranlık dolanlardır…Farklı düşüncelerle farklılığı yaratan anlayışı kınamayı bilen...Farklı düşüncelerle korku yaratmayan, çıkar gözetmeyen amaçlar derken, boyutları fırsatçılığa koyulanları güçlendirmeyenlerdir…Elbette halklar ve milletler için tarihler sıkıntılarla doludur...Galeyana gelen Aydınlar olabilir hatta... Bu galeyana kapılmamak faziletinden biridir işte bu kaynaşma…bu topraklarda ilahi tutkallar varlığı bölünmezlik…bu toprakta işlenecek cinayet, bilin ki bir hedef olmayacaktır, parçalamaktan ziyade... hırs tutmuş kin ve cinnetiniz sizi tüketecektir, bizi üzecek…
Türkün arasında yaşaya yaşaya Türk’e benzemiş denilir laf arasında…Türk merhameti kimseye maddiyat varlığı olmamışmış…silah bir kere öldürürmüş… vatan uğruna mücadele etmeden kaçanlara ve geleceklerine bakarken ancak bu burnunun önünü görenlere sözümdür:
Ben atalarımızla gurur duydum, yarın çocuklarımızın da gururu olsun bizim bıraktıklarımızla…
Türkiye Cumhuriyeti siyasetçileri kendilerini sevdirmeye vakit bulamayacak kadar Türkiye’nin sevgi olduğu, yüce milleti üzecek tutumlara duyarlığı hep hatırlatan, incitmeye cüretleri hep önleyici olmalıyken, başbakanlıkta değil, bu karakterde daha yetersizliği basite alarak, cumhurbaşkanı adaylığı kükreme, konuşma veya konuşturma cüretiyle hâlâ halkın içinde dolaşmaya bu arsızlığın bir kabiliyet olarak algılandığı olgu ve gösterilere şaşıyorum diye de ben düşünüyorum; Bir siyasetçi, eğer yurtsever ve halk aşkı taşıyorsa, hangi durumda istifa etme bilincine duyarlı olmalıydı? diye kesin ve kararlılıkla...
Atatürk’ten sonra herkes bu vatanda, savaşılanlardan kalma alışkanlık olarak zorla, zorbalıkla elde edilmeli keyfiyeti sürüyor ve hiç düşünmüyorlar ki, halk da safını bilir olduğuna, her birinin birer ordu olduğuna bu üstünkörülüğü kınıyorum elbette… O ordu olacağıma ansız doğacağımın şahadetiyim ben…
Her an hissiyatıyla karşılık verecek gençlerimizin cevabı yeterli bir amaca zorluyor işte
Diplomasi paralelinde halk birliğine yüceliği emelinde, hoşuna gidene de gitmeyene de
Terör savaşına doğmamış bebeler dahi
Alkış tutuyor bu borç ödenmeliydi diye
Rusya’dan sonra Türkiye dağılmalıya
Klasik siyasi tespitler varsın devam etsin
Gelen sefil ruhlu bilecek: Zor ile gelen zor ile gidecek!
Askeri darbe korkusu yok sananlara
O devletin yüce gücü halktır!
Ondan ibret almayı sen mi unuttun?
Ne mutlu Türküm demeyi mi unuttum?
Uydurduğu yaldızlı sözlerle, yalan veya yanlışıyla
Ne çokluk, ne taslanan büyüklük adalet içermiyor işte
Bir parti karşısında kim var diye de sorma
Nurlu yüce bir millet var tek vatan ve tek Allah aşkıyla
Bilinsin ki her terör ve çetecilikte bu zorbalık ülke icadı
Savaşılacaktır şüphesiz, Allah’ım ne yücedir…
Kayıt Tarihi : 10.3.2007 00:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

ders niteliğinde...
tebrikler....
TÜM YORUMLAR (1)