Pembe düşler,
Kızıl arzular,
Lacivert geceler,
Beyaz hülyalar.
Sarı da hasta
Siyah da yasta
Dengelenmiş herşey
..
Dalgaların köpüğünü soyunduğu Datça’nın dantelli büklerinden birinde
Ege de ılık bir haziran gecesinde
Sönmekle yanmak arasında yazı tura atan mum ışığı telaşındaki özlemleri ile
Anılarını seyretti
Bu gece bileti kesilmişti güney tepedeki aslan heykelinin yanında
Ay ışığı çarşaf gibi lacivert denizde parlıyordu
..
ölümcül bir ırmak mıdır senin ellerin marla
ya da sürgünde bir evsiz mi gözlerim
düştüm bir arzı zelzele ile en tepelerden
ayağım değil gözlerim acıdı ah göğe bakıp duran sarı gözlerim
hangi patikadan çıkmalı erişmeli şimde evime
evim arz değil arztan öte, marla mıydı neydi senin adın
bana kılavuz ol, sesin ne de tanrısal senin
..
Gün batımında başladı sevmeler,
Lacivert geceye merhaba dedi,
Eridi bu sevmenin sıcaklığından,
Dağların doruğundaki karlar.
Aşk bu mu,
Sevgi bu mu.
..
Güneşli bir nisan ikindisinde
Moda Burnu'nde Marmara Deniziydi
Lacivert bir yatak gibi sessizce bekleyen.
Hemen arkamda,
sürüler halinde koşuşturan insanlar
kovalanıyorlardı sanki
Pluto'nun çağdaş melekleri tarafından.
..
dumanlı bir gecede
yüzün yüzüme yaslandı
incecik ve narin bir sevgi
hüznümü tararken
gördüm ki bulutlar duman duman
ateşini almış gidiyor.....
can bir nefesken darağacında
..
Kaçıncı geçişim bu yoldan
Ve kaçıncı kere
Yoksun rüyalarımda
Öyle güzeldi ki
Hiçbir zaman gelmeyeceğini bilerek
Yine de beklemek seni
..
Haydi gel
Otur şöyle yanıma.
Hoyrat parmaklarım
Saçlarında dolaşırken
Sen uzaklara bakarak
Hayallerini fısılda.
Sonra,
..
Bahtımı kaplar gibi,
Ruhuma dolar pembe.
Sabaha yürür güneş,
Lacivert çalar pembe.
Bulutsuz bir derinlik,
Okyanus gibi uzar;
..
Yorgun ve sessiz bir gökyüzü gibi geldin
Ilık bir rüzgar gibi estin içimde…
Gözlerin biraz eylül, ellerin temmuzdu
Mavi yakamozlar dökülüyordu saçlarından
Gülüşün imgeleri çalınmış yasak bir şiirdi
Işgalci bir geceydi masum duruşların sanki
Hüzünlü bir ıslık gibi dokundun düşlerime
..
Hep seninle
Bu ıssız gecede
Hayalinle dans ediyorum
Sensizlik resitali
Ayrılık pisti
Ve hasret ateşiyle beraber...
..
Aşina bir şiirim sana, kanayan yerlerimde sen varsın
Dilerim ki, gözlerin çiviliyken ruhuma, zaman aksın
Kaç bahar varsa ömrümde, sensiz olacaksa uğramasın
Çırılçıplak gel gecelerime, o an isterse, kıyamet kopsun
Sular çarpınca yüzüne göz kapaklarını aralarsın düşünüşlerin. Soruları raflara dizer, yüreğinin bağlarından koruk üzümler toplamaya çıkarsın. Her sabah taze umutların güneşiyle ışır yeryüzü, her gün devrilimiyle hüzün istila eder anlayacağın yüzü. Sevdanın ayrık otlarıyla yeşillenen bahçelerde mevsimlerin ruleti hep fesat yüreklerde estirir güzü.
Sen ruhumun çıplak yelesi, sen şansımın kupa valesi. Gözlerinin uzak ormanlarında aradıkça seni diner mi söyle, bu yüreğimin fırtınalı gecesi? Kanaması artınca yüreğin, yeniden büyümek için dudak arar, sevdanın korku filmlerine kapıldıkça. Öper öfkenin sağrısından kızılcık düşler tarlasında.
..
Kastında unutulmuş
Bir çift gözdü türabım
Yalnız sendin hayalim
Yalnız sende serabım
Gecem gündüzüm günüm
En lacivert mehtabım
Sen; erguvan gülüşlüm
..
Gürül gürül, sarıl şarıl
Irmak ırmak, deniz deniz
Dalgalarla, boranlarla
Geldin
Gelen sen değil suretin, sesin...
Soğuk tu, yanlız dım, yağmur çiseliyor du
..
Ellerimdeki çocuk yüreğim
Titredi sebepsiz yokluğuna
Budandı,filizlenen en açık yeşillerim
Ardına düştüm derin pusuna
Yarı mor,yarı lacivert akar kanım
Ateş renginden dönerken
..
Gönlümün yağmur duası
Tarlamın filizlenmiş başağı.
Çorak toprakların hasreti kadar
hasretim sana su misali.
Zıtlaşan gündüz ve geceyle
paylaştığım ey sevgili! ..
Sen, lacivert akşamlarda yıldız,
..
Yıkılıyor her şey
Ve
Sen benim
Sol memem kadar
Bana yakın olansın
Sonu yok voltadayım
Elini sallayıp gidenin
..
Saati söyleme bana
Bilmek istemiyorum
Anlasana!
Mavi midir gökyüzü lacivert mi?
Sokaklara hükmeden duygu
Sevinç mi dert mi?
..
(Bütün suç üçgen güneşte)
Sahurdan sonra, tavanarasındaki çalışma odama çıktım. Ahşap eğimli tavanın bitimindeki üçgen pencere önce simsiyahtı, sonra lacivert oldu, derken oda aydınlandı.. En sonunda kitaplığıma üçgen bir güneş kondu ve bir süre orada asılı kaldı.
O kadarla kalsaydı iyiydi, ama beni baştan çıkardı. Oysa geceden randevulaşmıştık bilgisayarımla, neler neler yazacaktık bize kalırsa. Anlayacağınız, bütün suç onda!
Bir gün önce aniden soğuyan ve yağışa çeviren hava, dün yerini pırıl pırıl bir güneşe ve ılıklığa bırakmıştı. Ormana bakan terasa, öğleden sonraları gölge düşüyor, yazın bulunmaz nimet; ama dün, tenim güneşin ılıklığını duyumsamak istedi. Gözlerim, tenimin işbirlikçisi, sahurda okudu ya birkaç dize, özendi şaire, aşka geldi, dillendi: Şenlendim yeşille /yeterince /zaten ben de yeşilim / maviyi arıyor gözlerim / hadi kalk, denize gidelim.
..
Mustafa Kemal olsaydım...
çıkıp şu ala dağların yücelerine
çıkıpta Afyon Ova'sına baksaydım
görürmüyüm acaba?
Bu vatan için can veren aslanları
Bu ülkünün geleceğine inananları
..