Sebze-meyve sandıklarından birkaç tanesini yan yana ekleyerek duvarımın bir köşesine monte ettiğim bozkır köyü ıssızlığındaki ilk kütüphanemden.., şimdi karşısında oturup, ayaklarımı uzatarak gözlerimi duvar boyu.., kat-kat raflarında gezdirmekle dinlendiğim günümün kütüphanesine..
.,
Kimi zaman yazar ya da yayınevlerine., kimi zaman konularına ya da enlerine-boylarına göre düzene sokmaya., sıraya koymaya çalıştığım ama her seferinde daha çok dağıttığım., benim dünyamın en aydınlık., en zengin ve en renkli şehri görüntüsündeki kütüphaneme...
.,
Başındaki kasketi çıkarmadan bu şehre göç etmiş ve fötr şapkalı., takım elbiseli., döpiyesli kalabalığın arasında kaybolmuş olan ilk kitabım acaba hangisiydi...
Hala duruyor muydu?
Yoksa kapağı bile açılmayıp.., kimi kıvrılmış sayfalarının düzeltilmesine gerek duyulmadan yani bir kere bile okşanıp sırtı sıvazlanmadan alt katta ki kapıları kapalı bir odanın karanlığına mı sıkıştırılmıştı .. Duvar boyu kütüphanemin duvar dibinde bir yerlerine yani...
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende