Sebze-meyve sandıklarından birkaç tanesini yan yana ekleyerek duvarımın bir köşesine monte ettiğim bozkır köyü ıssızlığındaki ilk kütüphanemden.., şimdi karşısında oturup, ayaklarımı uzatarak gözlerimi duvar boyu.., kat-kat raflarında gezdirmekle dinlendiğim günümün kütüphanesine..
.,
Kimi zaman yazar ya da yayınevlerine., kimi zaman konularına ya da enlerine-boylarına göre düzene sokmaya., sıraya koymaya çalıştığım ama her seferinde daha çok dağıttığım., benim dünyamın en aydınlık., en zengin ve en renkli şehri görüntüsündeki kütüphaneme...
.,
Başındaki kasketi çıkarmadan bu şehre göç etmiş ve fötr şapkalı., takım elbiseli., döpiyesli kalabalığın arasında kaybolmuş olan ilk kitabım acaba hangisiydi...
Hala duruyor muydu?
Yoksa kapağı bile açılmayıp.., kimi kıvrılmış sayfalarının düzeltilmesine gerek duyulmadan yani bir kere bile okşanıp sırtı sıvazlanmadan alt katta ki kapıları kapalı bir odanın karanlığına mı sıkıştırılmıştı .. Duvar boyu kütüphanemin duvar dibinde bir yerlerine yani...
Hem sahipli ve hem de kimsesiz bir ölü gibi...
.,
Kitaplar ölür müydü?
Kitaplar ölmezlerdi ama kolaylıkla yakılır-yırtılırlardı...
Meydanlarda yakıldığına tanık olmuş, bu tanıklık üzerine de bir küçük tatbikatı kendi evimin banyo kazanında suçsuzluk paniğimi de yanıma alarak ben yapmıştım... Saatin 12 yi vurduğu, ısının fahrenheit 451 dereceye yükseldiği soğuk mart günlerinden birinde.ne çok kitabımı yakmıştım…
.,
Kitaplar ölmezlerdi... En azından onları yanıp-yakılıp-kül olmaya..,yırtılıp-parçalanmaya zorlayanlardan çok daha uzun ve hatta sonsuza kadar yaşarlardı...
.,
Ayağa kalktım...
Karşımda bu şehre sesini verecek dikey bir piyano gibi yükselen kütüphanemin önünde durup gözlerimi kapattım...
İki elimin parmaklarını bir piyanonun tuşları üstünde gezdirir gibi kitapların üstünde gezdirerek boydan boya yürümeye başladım...
Tuşların sayfaları arasından çıkıp-gelen o müthiş melodi eşliğinde bütün hudut kapıları devriliyordu sanki..
Ben gökyüzüne çıkıyordum...
Bab-ı Ali yokuşundan tırmanır gibi...
.
.
(şimdi reklamlar serisinden-2010)
Kayıt Tarihi : 9.2.2022 01:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!