ballı öpücük, biraz ıhlamur ve ateşin dudakları
ışıkları küçültüp bir otun solgun kıyısından sürüklendiğimiz günler
sonra titrek, çiğ nemli dokunuşlar
kendi rüzgarlı sabahımızın arkasından yürüyoruz
gıcırdayan ahşabın kavrayışından, güvelerimizin dirilişinden biliyoruz
oyuklarımız içinde suyu sudan ayıran sınırı
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim