KUTLU DOĞUM VE MALATYA HADİSESİ
Küresel ısınma ve kuraklık korkusuyla girdiğimiz bahar aylarına, bereketli nisan yağmurlarıyla başlamamız, sadece çiftçilerimizi değil, kurumaya yüz tutmuş barajlarımızın ve göllerimizin tekrar dolmaya başlaması ile insanlarımızın da yüzünü güldürmüştür.
Rahman (Bütün yarattıklarına dünyada nimet veren) ve Rahim (ahirette sadece müminlere nimet veren) olan Allah, Rahmet Peygamberimizi böylesi bir nisan gününde dünyaya gönderdi.
Hayatı boyunca doğruluktan, dürüstlükten, iyilikten ve güzellikten ödün vermeyen, elçi olarak görevlendirildiğinde ise ahlakın temel esaslarını, sevgi, saygı ve hoşgörüyle yoğurarak İslam medeniyetinin temellerini atmaya başladı. Bu temelleri oluştururken öyle ölçüler koydu ki; uygulandığı zaman, dünya durdukça mutluluğun ve huzurun teminatı olacak düsturlardır.
Karanlıkların en koyusunda, zulmün ayyuka çıktığı bir zamanda, güçlünün zayıfları acımadan ezdiği, doğan kız çocuklarını utanç vesilesi sayan, hamurdan yaptıkları putlara tapan ve acıkınca onları yiyen bir zamanda; Bir olan Allah’a eş ve ortak koşmamaya, yetim hakkı yememeye, yalan söylememeye, insanları fakirliğinden dolayı hor ve hakir görmemeye davet etti.
En inatçı kafirlere (Ebu Cehil, Ebu Leheb) bile, bu saadetten mahrum kalmasınlar diye defalarca ayaklarına giderek çağrısını yapmıştı. Çektiği çileler ve gördüğü eziyetlere rağmen.
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,