Oğuz’un toprağı kutlu kana boyandı,
Kan kokulu bir geceye kırk nefer uyandı;
Bağımsızlık ateşi Vey ırmağında yandı,
İlterişle orduları sefil Çin’e dayandı.
Kutluk doğdu yeniden, kılıç tutan ellerle;
Atı şahlanınca Kürşat, emretti: ”ilerle!”
Yenilmişti bitap Çin, kırka karşı bin erle;
Siganfu mezar olur, gelseler de binlerle!
Kılıçlar göğe değdi, ölüm emri denince;
Siganfu’da bir sur var, pusatımdan ince.
Bağımsızlık rüzgarı, gökten esti serince;
Ulu Türk’ün erleri, demir dağdan inince.
Kurdun ruhu, mehtaba sinmiş dumandı;
Pusatları bileyen, Türk’ün kini yamandı.
Kırk yiğit erin, uçmağa ereceği zamandı;
Yüzyıllar geçse de torunları kahramandı.
Kan revan içinde yürür kanaya kanaya,
Zaferle döner Türk’ün sesi Viyana’ya;
Borcumuz var Türkçe konuşan her anaya,
Bir yıldız yükselir al bayrağıma düşen aya.
Bir millet düşün, vazgeçmiş canından;
Bağımsızlık ateşini yakar olmuş yakınından.
Bozkurtlar yoldaşımız, çıktı mı kılıç kınından;
Bu toprak şan bulmuş, Türk’ün asil kanından!
Kayıt Tarihi : 22.10.2024 14:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir milletin şerefi, kılıçtan daha keskin olan inancında saklıdır; özgürlük uğruna ölenler, geleceğin yolunu aydınlatan yıldızlardır. Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Türk milletinin özgürlüğü için savaşmış tüm şehitlerimizi saygıyla anıyorum.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!