Kutlama aydınlıkta yapılır - 8 Mart özel ...

Cevat Çeştepe
1213

ŞİİR


147

TAKİPÇİ

Yarın 8 Mart. Dünya Emekçi Kadınları (bu şartlarda bir kutlama olamayacağına göre) hatırlama günüdür.

Özellikle yakın coğrafyalarda ve benzer kültüre ve dünya görüşüne sahip, geri bıraktırılmış “din kardeşi” toplumlarda birbirinden pek farklı olmadığını sandığım yerel gündemler eşliğinde ve adet olduğu üzere kadın-erkek hep beraber meydanlarda, sokaklarda, köşe yazılarında ve ekranlarda olacağız, gene kırmızı karanfiller dağıtacağız çevremize, öfkesi ve acısı dudak kenarından süzen saklı gülümsemelerle...

Nasıl kutlama olabilir ki…
Doğasının taşıdığı özellik, güzellik ve üretkenlikle tümü birer “emekçi” sayılabilecek kadınlara yönelik şiddetin, şiddet basamaklarını, arkasında sümüklü ve kanlı izler bırakarak şiddetle tırmandığı özellikle bu günlerde…, nasıl bir kutlama yapılabilir ki.

Tamamını Oku
  • Abdülmennan Akturk
    Abdülmennan Akturk 07.03.2011 - 12:14

    Sosyolog Yüksel Selek’ in söylediğinin aksine kadına bedel ödeten kazandıkları özgürlükler değil, hala sürüp giden karanlıklar ya da karanlığa sıkışıp kalan düşüncelerdir
    Söylenecek tüm sözlerin özeti
    söylenecek tek söz bırakmamışsınız
    duyarlılığınız için
    tebrik ederim

    Cevap Yaz
  • Abdülmennan Akturk
    Abdülmennan Akturk 07.03.2011 - 12:14

    Sosyolog Yüksel Selek’ in söylediğinin aksine kadına bedel ödeten kazandıkları özgürlükler değil, hala sürüp giden karanlıklar ya da karanlığa sıkışıp kalan düşüncelerdir
    Söylenecek tüm sözlerin özeti
    söylenecek tek söz bırakmamışsınız
    duyarlılığınız için
    tebrik ederim

    Cevap Yaz
  • Sevim Aslanalp
    Sevim Aslanalp 07.03.2011 - 12:09

    bizi hatırlayan,iyi şeyler dileyen güzel yüreğinize teşekkürler ediyorum.....insanca kutlanacak günlerin sadece bizi değil tüm insanlığı bulması dileğimdir........tebrikler.....

    Cevap Yaz
  • Bedri Tahir Adaklı
    Bedri Tahir Adaklı 07.03.2011 - 11:57

    Evet üstadım, gerçekten hür
    olmak kadar mükemmel bir
    hasletin olabileceği düşünülemez.
    Tabi hür olmak ne demek,
    nerede ve neye karşı hür olmak,
    bu konuları layık-ı vechile
    anlayabilirsek, çareleri de
    bulunup hayata geçirilebilecektir.
    Meselâ hürriyet; şahısların
    istediği şeyi istediği kadar
    kullanılabilme serbestiyeti ise
    başkalarının haklarına tecavür
    olur. En güzel hürriyet, hem kendine
    ve hem de gayrine zarar vermemektir.
    Bu hürriyeti tesis ve tahsis eden
    ancak İlâhi düsturlardır. Onları da
    anlamak ve uygulamak hürriyetini
    elde etmekle olur. Yeterki idareciler
    mâni olmasınlar ve herkese O HÜRRİYETİ
    verebilsinler. Madem varlıklar var
    varlıkları var eden de var, madem O var
    onun emir ve yasakları da var. O yasakları
    anlatan SÖZLERİ de var. Onları anlayıp
    ona göre HÜR olmalıyız..Bir insan ne kadar
    YARATICI'SINA iman ederse o kadar HÜR olur.
    Yoksa pespaye olur. Yani şeytanın kulu olur.
    TEBRİKLER ve TEŞEKKÜRLER..
    Saygılarımla selamlarım..

    Bedri Tahir Adaklı

    Cevap Yaz
  • Fatma Avcı
    Fatma Avcı 07.03.2011 - 11:46

    ÖNCE ERKEKLER KADINA DEĞER VERMEYİ ÖĞRENİRSE DEVAMI RAHATLIKLA GELİR ATA ERKİL BİR TOPLUMDAN VE YÖNETİMDEN BAŞKA NE BEKLENİR Kİ HALA KADININ YERİNİN EVİ OLDUĞU SÖYLENİP,ANNELİK GİBİ KUTTSL BİR GÖREVİ ÖNÜNE SÜRÜLÜRSE VE DUYGULARI HİÇE SAYILIRSA YÜKSELMEYE ÇALIŞTIĞI ZMAN ETEĞİNDEN TUTUP ÇEKEN BİR ERKEK OLURSA KADININ YERİ NERESİ OLUR SİZCE..BUNUN SEBEBİNİ BİRAZ ERKEK EGOSUNDA ARAMAK GEREK DİYORUM...SAYGILARIMLA...

    Cevap Yaz
  • Cevat Çeştepe
    Cevat Çeştepe 07.03.2011 - 11:30

    Kimden : Renkler ve Yaşam (Bay, 68)
    Kime : uzungemici / cevat çeştepe
    Tarih : 07.03.2011 11:20 (GMT +2:00)


    Konu : [cagdas-kalemler..] Yn: KUTLAMA AYDINLIKTA OLUR - 8 Mart özel



    Değerli Dost Sayın Çeştepe

    Şiir sayfanızda iki kez 'Kutlama Aydınlıkta Olur' başlıklı yazınızın altına yazdığım duygu ve düşüncelerim bir olumsuzluk nedeniyle (uğursuz baykuş)
    ne yazık ki şiir sayfanıza aktarılamamıştır. Değendiğiniz gerçekler Cumhuriyetin kazanımlarını ve Atatürk ilke ve devrimlerini vurguladığı için son derece duyarlı ve anlamlı bir yazıdır. M.Kemal Tatürk'ün ilkelerinde 'Muasır Medeniyetler Seviyesine Ulaşmak' kavramının özünde eğitimde yapılması düşünülen devrimler söz konusudur. Bu devrimler 1928'de yürülüğe giren 'Türk Medeni Kanunu' ile kadınlarımıza seçme ve seçilme özgürlüğü gerirmiştir. Bunun asıl amacı eğitimin başlangıcının aile olması ve orada verilecek ilk temel eğitimin 'aydın' anneler tarafından ygulanarak çağdaş kuşlaklar yetiştirilmesine yöneliktir. 1950'li yıllarda başlayan tüm sağvı iktidarlar devrimleri önemsememiş bunun yerine dinsel duygularımız doğrultusunda bizleri Arap Emperyalizmine sürüklemiştir. Bu gün kadınlarımızın çektiği en büyük sancı Arap Emperyalizmine zorla geçirilmek istenmesinden kaynaklanmaktadır. Ülkemiz İmam-Hatip'li kavramıyla kasıtlı olarak geri bırakılmış, günümüzün din anlayışının dışında uydurma din olan 'şeriat' kandırmacasıyla altından kalkılamayacağ ağır bedeller yüklenmiştir. Bu kanayan yaraya parmak basan yazınızı içtenlikle kutluyorum. Sonsuz sevgi ve başarı dileklerimle... Talat Semiz.



    Cevap Yaz
  • Feyzullah Kırca
    Feyzullah Kırca 07.03.2011 - 11:28

    diğer dünya ülkelerinde olduğugu gibi ülkemizin de kanayan yarası kadın ve kızlara uygulanan haksızlık ve şiddeti dile getiren, ve gereken değerin verilmeyişini anlatan yazınızı tebrik eder. 1400 yıl önce islamın onlara verdiği hakların uygulanması dileklerimle sevgili şiir dostum Cevat Bey'i selamlarım.

    Cevap Yaz
  • Alirıza Aslan
    Alirıza Aslan 07.03.2011 - 11:23

    Ne yazıki ülkemizin çirkin gercekleri bütün bunlar bunların altında yatan en önemli unsur erkek eğemen toplum olşumuz ve cahalet
    toplum bir türlü törelerinin önüne gecememesi
    saygılar

    Cevap Yaz
  • Sevtap Kaya Nurgönül
    Sevtap Kaya Nurgönül 07.03.2011 - 11:05

    Ataerkil bir toplumun,erkek bir bireyi olarak yazmış olduğunuz satırları okurken,bu toplumun bir kadın bireyi olarak,hem göğsüm kabardı,hem de her şeye rağmen,yarınlara daha umutlu bakabileceğimin idrakı içinde olmamı sağladı değerli yazınız…Ve bu çalışmanız,değerli Nazım üstadımızın çok sevdiğim dizelerini getirdi aklıma….Sizi ,değerli çalışmanızı ve tüm emekçi kadınlarımızı Nazım Üstadın bu dizeleriyle selamlıyor,sevgi ve saygılarımı bırakıyorum sayfanıza…


    Kadınlarımız


    Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,
    sanki gidenler hiçbir zaman
    hiçbir menzile erişemeyecekti.
    Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
    Ve onlar
    ayın altında dönen ilk tekerlekti.
    Ayın altında öküzler
    başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
    ufacık kısacıktılar
    ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
    ve ayakları altından akan
    toprak,
    toprak,
    ve topraktı.
    Gece aydınlık ve sıcak
    ve kağnılarda tahta yataklarında
    oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
    Ve kadınlar
    birbirlerinden gizleyerek
    bakıyorlardı ayın altında
    geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
    Ve kadınlar
    bizim kadınlarımız:
    korkunç ve mübarek elleri
    ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
    anamız, avradımız, yarimiz
    ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
    ve soframızdaki yeri
    öküzümüzden sonra gelen
    ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
    ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
    ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
    ışıltısında yere saplı bıçakların
    oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
    kadınlar,
    bizim kadınlarımız
    şimdi ayın altında
    kağnıların ve hartuçların peşinde
    harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
    aynı yürek ferahlığı,
    aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
    Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
    ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
    Ve ayın altında kağnılar
    yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.
    .
    Nazım Hikmet Ran
    .




    puan
    9,1
    (63 kişi)






    Cevap Yaz
  • Sevtap Kaya Nurgönül
    Sevtap Kaya Nurgönül 07.03.2011 - 11:02

    Ataerkil bir toplumun,erkek bir bireyi olarak yazmış olduğunuz satırları okurken,bu toplumun bir kadın bireyi olarak,hem göğsüm kabardı,hem de her şeye rağmen,yarınlara daha umutlu bakabileceğimin idrakı içinde olmamı sağladı değerli yazınız…Ve bu çalışmanız,değerli Nazım üstadımızın çok sevdiğim dizelerini getirdi aklıma….Sizi ,değerli çalışmanızı ve tüm emekçi kadınlarımızı Nazım Üstadın bu dizeleriyle selamlıyor,sevgi ve saygılarımı bırakıyorum sayfanıza…


    Kadınlarımız


    Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,
    sanki gidenler hiçbir zaman
    hiçbir menzile erişemeyecekti.
    Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
    Ve onlar
    ayın altında dönen ilk tekerlekti.
    Ayın altında öküzler
    başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
    ufacık kısacıktılar
    ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
    ve ayakları altından akan
    toprak,
    toprak,
    ve topraktı.
    Gece aydınlık ve sıcak
    ve kağnılarda tahta yataklarında
    oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
    Ve kadınlar
    birbirlerinden gizleyerek
    bakıyorlardı ayın altında
    geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
    Ve kadınlar
    bizim kadınlarımız:
    korkunç ve mübarek elleri
    ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
    anamız, avradımız, yarimiz
    ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
    ve soframızdaki yeri
    öküzümüzden sonra gelen
    ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
    ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
    ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
    ışıltısında yere saplı bıçakların
    oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
    kadınlar,
    bizim kadınlarımız
    şimdi ayın altında
    kağnıların ve hartuçların peşinde
    harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
    aynı yürek ferahlığı,
    aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
    Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
    ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
    Ve ayın altında kağnılar
    yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.
    .
    Nazım Hikmet Ran
    .




    puan
    9,1
    (63 kişi)






    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 82 tane yorum bulunmakta