Karalamalar 83 - Kusurlar Şiiri - Recep ...

İnsanın hayatı küçük ölçekler içinde kendisine kusursuzmuş gibi görülebilir. Oysa ölçekler büyüdükçe kusurlar daha net ortaya çıkmaya başlar ve görünür hale gelirler.

İnsanoğlu kusursuz yaratılmış olmasına rağmen kendi yanlışları yüzünden kusurlu hale gelmiş ve bu kusurları vasıtasıyla bir karakter yapısı oluşturarak değer kazanmış ya da kaybetmiştir.

Değer kazanmıştır çünkü kusurlarını kabullenip düzeltmek yolunda adımlar atabilmişse.

Değer kaybetmiştir çünkü kusurlarının onda oluşturduğu zafiyetler sebebiyle yanlışlar yapmışsa.

İnsan hata yapar, bu çok doğaldır. Doğal olmayan kusurlarını görmezden gelip suçu başka yerlerde aramasıdır. Kusurlarını görmezden gelen insan, aslında kendisini kandırdığının kendisi de farkındadır ama nefsi (egosu) onun bu hatalarını kabul etmesine bir türlü izin vermez.

Kusurlar insanoğlunun nefsinin hoşuna gidecek bir takım şeylerin yapılması sebebiyle ortaya çıkarlar çünkü. Oysaki kişi nefsine karşı durabilme iradesine daha yaratılıştan itibaren sahiptir.

Fakat bu dünyanın çekiciliği öylesine bir göz boyar ki onu gönüllü olarak hata işlemeye mecbur bırakıp, yanlış yollara sapmasına sebep olur.

İşin asıl can alıcı ve acı yanı insanın nefsinin ona oynamış olduğu oyunları göremeyip ne yazık ki bu hata ve kusurlarını kabullenmeyi reddetmesidir. Zaten kusurlar kabullenilebildiği anda nefse karşı bir mücadele başlatılmış demektir.

İnsanoğlu eğer nefsinin onu yanıltmasına izin vermemiş ve ona karşı durabilmeyi başarabilmiş olsaydı, kendisiyle yapmış olduğu mücahedeyi kazanma ihtimali çok daha fazlalaşır ve “Kâmil İnsan” olma yolunda önemli ve büyük bir adım atmış olurdu.

Kâmil bir insan olabilmenin ve olgunlaşabilmenin yolu hata ve kusurlarının üzerine gitmekten geçer. Üzerine gidip düzeltme yolunda çaba sarf etmekten…

Böyle bir derdi olmayana ise söylenebilecek bir söz yoktur zaten.

Bu açıdan bakıldığında, her şey yine kişinin kendisinde başlayıp kendisinde bittiği gerçeği ile karşı karşıya kalıyor insan. Nereden gelip, nereye gittiği ve nasıl gelip, nasıl gittiği gerçeğiyle… 26.09.1998