yeşilin koynunda uyandığımız zamanlara bahar derlerdi bizim oralarda
gök sinirlenir dereler geçit vermezdi biz de yeni kanatlanan kuş olurduk
masal değilmiş bu annemin çocukluğunda da hep böyleymiş gün, güneşi uğurlarken kaf dağından başka bir ülkeye annelerin günü ninni söyleyerek bitermiş
yaprak uyanırken en erkenci kuşun sesiyle ben de uyanırdım bir tek kanadım yoktu rengarenk kelebeklere benzeyen ben de başka bir kelebek oluverirdim köyün diğer kanatlı çocukları gibi
annem toprağın koynuna umutlarını alın teri ile ıslatıp atarken ekmeğimizin büyüyeceğini söylerdi başka mevsimler de geçerdi gönlünden hasat etmek isterdi ektiği tohumları sıcak sobanın etrafında gülücüklerimizi duyacağı zaman
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız