senin şiirlerin vardı önce
bekleşirken lügatta kelimeler
sahipsiz ve üryan
insan nesli
yatağında uyurken
mahmur
önce senin şiirlerin vardı
sonradan kirlendi kalbimiz
boşyere bakındım etrafa
karanfil döktüm avluya
topukların değmesin diye toprağa
kıskançtı yüreğim
oysa, topraktı kadim dost
gün gelip bizi saracak
önce senin şiirlerin vardı
fakat,
yok tu bir er kişi etrafta
yanlışı yoklayacak
vuruluncaya değin o çocuk Bağdat'ta
alınca babası ellerine cansız bedenini
koptu bir vaveyla
eridi karlar torosta
bakır erganide
kaynadı sular körfezde
lakin soğumuştu ten
ayrılmıştı can
kimbilir neydi bizlere düşen
Hızır'ın Musa'ya öğüdünden
dedim ya
önce senin şiirlerin vardı
sonradan çıktı
kıymak bir yavruya
ağladı kuşlar çocuğun ağıdına
buz kesildi ellerim
çekildi kanım
annemin ellerinde bir tutam saç
yüzünde tırnak izleri ve kan
herşeye rağmen
cocuktu bizleri ayakta tutan
yoktu başkaca bir dayanak
şu irin ve gözyaşı dünyasında
yas-la-nacak
senin şiirlerin vardı önce
sonradan kirlendi kalbimiz
kurşun atılmamıştı henüz çocuklara
azrail'in gölgesi düşmemişti sokağa
güneş batıyordu Bağdat'ta
biz de battık güneşle beraber
balçığın en cıvık yerine dek
sessiz kalarak kurşunlara
ezildik bir zaman...
ve çocuklar
bizim çocuklarımız
çekildiler usul usul aramızdan
kaldık başbaşa
sen, şiirlerin ve ben
sessizliğimizin ezilmişliğine büründük...
sonra,
aldı bir telaş hepimizi
ya sorarsa ne yaptınız
kıyılırken çocuklara
diye,
ne söyleyebilecektik ki
Hasan ile Hüseyn'i
koruyamayan bizler
ümmeti! ümmeti!
diyen sevgiliye
Kayıt Tarihi : 22.11.2005 12:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Jamil ad-Durra isimli Filistinli babanın oğlu Muhammed’i İsrail ateşinden korumak için verdiği çabaya ithaf olsun.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!